Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu'nun kameralar önünde birbirlerine muamelelerine bakıp da, Kemal Kılıçdaroğlu gönderilmeseydi daha iyiydi demeyen samimi CHP'li yoktur tahminimce. İnsanlar dillerine dolamakta haklılar; CHP'de eş başkanlık dönemine geçildi de biz mi bilmiyoruz diyorlar.
HDP'ye öykünme işini bu noktaya getirdilerse geçmiş olsun diyen de var.
Ama haklarını yemeyelim, HDP'nin eş başkanlık düzeninde cinsiyet kotası var. CHP'deki tam öyle de değil!
Tabii HDP'de bir de KCK komiseri var, ama onun şimdilik konumuzla alakası yok!
İmamoğlu ve Özel arasında kapalı kapılar ardında nasıl bir mutabakat yapılmış bilmiyoruz.
Lakin seyredenlerin gördüğü şu, mevcut durum eş başkanlık düzeni bile değil; Özgür Özel oturduğu koltuğa sadece vekâlet ediyor.
CHP ne hallere düştü!
Temmuz ayında görüntü kaydı basına sızdırılan, çok muhtemel Ekrem İmamoğlu'nun sızdırdığı, çevrimiçi toplantıya kimin başkanlık ettiğini hatırlayın; bugünlere nasıl gelindiğini anlarsınız. Sabık genel başkanın haberi olmaksızın yapılan toplantıda Özgür Özel yoktu, olmamasının hikmeti sonra anlaşıldı!
Toplantıya parti hiyerarşisinde üstü olanlar değil de İmamoğlu başkanlık ediyordu. Masanın patronunun o olduğu o kadar ortadaydı ki! Nitekim o toplantıların ardından CHP'de yaşananlar için genel geçer yorum "Money talks" şeklinde oldu.
İmamoğlu'nun 4.5 yıl boyunca belediye başkanlığı yerine neler yaptığını biliyoruz. İstanbul'un parasını nerelere harcadığı konusu da çok ciddi soru işaretine dönmüş durumda.
CHP'deki yönetsel akıl yaşı giderek düşüyor.
Gençleştiren, dinamizm katan bir etkiden bahsetmiyorum. Bilakis 7 dönemlik vekiller, değişmeyen beledide başkanları var CHP'de. Buna mukabil tecrübe yoksunu, devlet vizyonunu hepten kaybetmiş dahası partisini iktidar yapmayı değil partide iktidar olmayı önceleyen kadrolarla yönetiliyor CHP. Kılıçdaroğlu'nun bu sebeple gönderenlerin derdi daha farklı değil.
Ekrem İmamoğlu CHP'nin ayarlarıyla fena oynadı. Müteahhit gibi arsa toplayarak Kılıçdaroğlu'ndan kurtuldu. Ve bunu da sözde yenilikçi bir rüzgârı arkasına almış gibi yaparak başardı. İstanbul delegelerini topladıktan sonra âdeta genel başkan atadı.
Herhalde Özgür Özel dereyi geçene kadar İmamoğlu'na dayı der, sonra işimize bakarız diye düşünmüştür. İBB ziyareti sırasında İmamoğlu kendisinde "o iş öyle olmayacak" dedi.
İBB Başkanı, genel başkanına adeta kürsü vermedi.
Makamdaki fotoğraf da rezaletti. Sanırsın mevkidaşını kabul ediyor. Özel ve İmamoğlu yan yana hizalanmış iki koltukta oturdular.
Neresinden bakarsanız bakın CHP'de Özgür Özel değil Ekrem İmamoğlu dönemi başladı.
O sebepten olacak; Kemal Kılıçdaroğlu'nun ofisi türbeye dönmüş durumda.
Özgür Özel de gitti eski genel başkanına.
Görüşmeleri sırasında İmamoğlu'ndan yakınmış mıdır bilinmez. Ama CHP'nin işi Kılıçdaroğlu döneminden daha da zor, öyle anlaşılıyor.
İmamoğlu'nun, aklının önüne geçmiş şişkin egosu CHP'yi esir aldı. Diğer tarafta İYİ Parti ile yollar ayrıldı. HDP artık açık ilişki istiyor, resmi nikah kıymadan olmaz diyor. Kılıçdaroğlu sayesinde CHP'ye biatlanmış Alevi oylar da çantada keklik değil. Kılıçdaroğlu'nu sürece dâhil etmeden o iş olmayacak gibi.
Hatta CHP'de bir kesim, Ekrem İmamoğlu'ndan kurtulmanın tek yolunun İBB'yi kaybetmesi olduğunu düşünüyor ve o sonu bekliyor.
Yani önümüzdeki yerel seçim sadece büyük şehirleri kimin kazanacağı sorusuna cevap olmayacak; CHP'deki bu başsızlık, çok başlılık, eş başlılık ya da "ipotekli genel başkanlık" düzeninin de geleceğini belirleyecek.
Bu gidişle, her zaman olduğu gibi yine, yerel seçimler de CHP içindeki iktidar oyunlarının bir virajı olmanın ötesine geçemeyecek.