Neyse, dostum herhalde rahatlamıştır... Günlerden beri meydana gelen her gelişmeyi İstanbul’a yeniden ‘kâbus gibi’ bir belediyecilik anlayışının hâkim olabileceği endişesiyle izleyen bir dostum var. Kaygısı, yıllar önce SHP’li belediye döneminde yaşadığı mahrumiyetleri bir türlü unutamadığı için... Gözü ne Câmia görüyor, ne de ‘paralel devlet’ çığrışları onun için bir anlam taşıyor...
Varsa yoksa, İstanbul’un CHP zihniyetinin eline geçeceği kaygısı...
‘’Mustafa Sarıgül bildiğin CHP’lilerden olmadığı için aday gösterildi’’ tesellisini bile dinlemek istemiyor. İşyeri Şişli belediyesi sınırları içerisinde; bir bildiği olduğunu düşünüp susuyorum.
KONDA şirketinin yeni araştırması dostumu rahatlatmış olmalı. Son gürültüler ardından yapılmış ankete göre, Kadir Topbaş İstanbul’da yaşayanların yarıdan fazlasının (yüzde 52.5) oyunu alacak görünüyor; Mustafa Sarıgül yüzde 34.7’de kalıyor... Aynı ankette, Ak Parti’nin İstanbul’da desteği yüzde 52.8; CHP’nin ise yüzde 27...
Bu durumda Mustafa Sarıgül’e ‘’İstanbul’u kazanamadım, ama CHP’nin oylarını yüzde 8 zıplattım’’ tesellisi kalıyor... İyi de, CHP, kenti hiç tanımayan Kemal Kılıçdaroğlu’nu belediye başkan adayı gösterdiği 2009 yerel seçiminde oyunu zaten yüzde 37’ye çıkarmıştı...
Eğer KONDA anketinin bugün için verdiği sonuç 30 Mart günü sandığa aynen yansırsa, Mustafa Sarıgül’ün siyasi hayatı bayağı ağır bir darbe alır; İstanbul’a belediye başkanı seçilemediği gibi Şişli de elinden çıkmış olur...
Genel başkan ve başbakan olma hayali de sizlere ömür...
Takip edenler biliyor: Sarıgül’ün adı CHP’den adaylık arayışı için devreye ilk girdiğinde, ‘’O akıllı bir siyasetçidir, CHP’den adaylık istemesine ister, ama büyükşehir için değil Şişli için’’ demiştim... Başka partiden veya bağımsız girdiğinde, CHP karşısına çetin ceviz bir aday çıkarttığı taktirde, Şişli’yi kaybedebileceği endişesiyle böyle düşünmüştüm...
Hem de beni birkaç kez ‘’Hayır, İstanbul’dan adayım’’ diye şahsen uyardığı halde...
Seçim Sarıgül’ün Kılıçdaroğlu’nun bir önceki seçimdeki oyundan daha geride kalmasıyla sonuçlanırsa, CHP lideri ciddi bir rakipten kurtulmuş olur... Zaten kazanamayacağı İstanbul belediyesini kaybetmek göze alınabilecek bir risktir Kılıçdaroğlu için; sonuçta kaybeden kendisi olmayacak nasıl olsa... Kılıçdaroğlu rakibinin seçimi kaybetmesine üzülür mü? Kaybetsin diye çaba gösterir mi? Sanmıyorum...
Karşısına rakip çıkmayı düşünenlerin Kılıçdaroğlu’nu hafife aldıklarını görüyorum. Oysa kolay altedilecek biri değil o...
Tahlilin burasında dostlarımdan ‘’Rakipleri var mı ki?’’ diye soranlar çıkabiliyor ve ben o noktada kopuyorum...
Barolar Birliği başkanı Metin Feyzioğlu şu sıralar canhıraş faaliyetler içerisinde; bir başbakanla, bir cumhurbaşkanıyla görüşüyor, Ergenekon ve Balyoz sanıklarının ailelerini yanına alıp neden pozlar veriyor sanıyorsunuz?
Ya CHP genel başkanlığı koltuğunda otururken bile fazla hareketlendiği görülmemiş Deniz Baykal’ın şimdilerdeki beklenmedik girişimlerinin ardında ne var? Cumhurbaşkanıyla görüştü, ‘’Başbakanla da görüşmek isterim’’ diyor da, ‘’Neden?’’ sorusuna cevap arayan pek çıkmıyor...
CHP’de hemen her şey ‘Kılıçdaroğlu bu seçim sonrasında partinin başından gidici’ varsayımıyla gelişiyor... Bu seçim öncesinde oyları artırma amacıyla partisinin kapılarını ardına kadar ‘dışarılıklılara’ açtı Kemal Bey; yeni ittifaklar kurdu, kuracak... Söylemini de buna uygun hale getirdi. Beklentisi belli: Seçimden partisini ‘iktidar adayı’ olarak çıkarmak...
Gelişmeler o beklentiyi büyütüyor...
İyi de, ya sandık Ak Parti açısından beklentiler istikametinde bir sonuç vermezse? Ya oyu 2009 yerel seçiminden aşağıya düşmez, elinde tuttuğu büyükşehirlere yenilerini katar ve iktidardan kolayca düşürülemeyeceği kafalara dank ederse? O zaman ne olacak?
Deniz ve Metin Beyler işte o günler için şimdiden ‘’Biz varız’’ mesajını veriyorlar...
‘’Kemal Kılıçdaroğlu hafife alınacak bir siyasetçi değil’’ derim ben yine de...