CHP'de kazan kaynıyor. Kılıçdaroğlu'nun masadaki hesabı sandıkta tutmadı. Altılı Masa yeterli oyu alamadı. Başarılı olsaydı ismini dağa taşa yazacak muhalif gazeteciler şimdi hakaret ediyorlar. İnsafsızca hücum ettikleri Kılıçdaroğlu'nu ben de bu köşede eleştirdim ancak saygı sınırları içerisinde kaldım.
14 Mayıs'a giden süreçte Erdoğan karşıtı medya aktörleri eski günleri özlüyordu. Hükümetlere parmak sallayan ve bakanları koltuğundan indiren 1990'ların medyasını dirilteceklerdi.
Bir zamanlar ülkemizin meşhur gazetecilerinden biri İstanbul Belediye Başkanı'nı bir dosyayla sıkıştırır. Meşhur Belediye Başkanı duayen gazeteciyi çağırır ve bir arazi gösterir. O arazide bir müddet sonra camlı plaza yükselir. Arazinin yarısını müteahhite veren duayen gazeteci prestijli gazetesini dev binaya taşır.
Kılıçdaroğlu'nu ve CHP yönetimini yerden yere vuranlar medyadaki eski günleri özlüyorlar. Koalisyon hükümetlerini manşetleriyle sarsan medya aktörlerinin Erdoğan karşıtlığında birleşmesi, demokratlıklarından ziyade vesayet özlemlerinden kaynaklanıyor.
Siyasete ayar veren, parti kurultaylarına yön veren gazetecilerin elde ettikleri servetin hesabı sorulmadığı için günün sonunda siyaset kurumunun itibarsızlaştırıldığı bir söylemle karşılaşıyoruz.
Bazı medya aktörleri bugünlerde Ekrem İmamoğlu'na yönelmiş durumdalar. Bu ilişkinin duygusal boyutu bir tartışma konusu ancak CHP'nin yerel seçimlerdeki tercihlerine yön vermek için CHP genel başkanlığı çok önemli.
CHP yönetimi kimi ilçelerde nüfusa kayıtlı herhangi bir ismi aday gösterdiğinde mutlaka oy veren bir seçmen kitlesine sahip. İzmir, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli, Bakırköy, Çankaya gibi metre kare fiyatlarının ve rantın çok yüksek olduğu belediyelerde seçmen gözünü kapatıp CHP'nin adayına oy verecek. İşte bu durum CHP genel başkanlığını çok kıymetli hale getiriyor.
CHP delegesinde Kılıçdaroğlu'nun ağırlığı belli. Kendisinin işaret etmediği biri en fazla kurultayda zayıf rakip olabilir. İmamoğlu'na partiyi bırakması ise neredeyse imkansız. Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde kimi gazetecilerin ve Akşener'in öne sürdüğü İmamoğlu birçok kere genel başkanını huzursuz etmişti.
Saraçhane nümayişi ile Berlin'den apar topar İstanbul'a dönmek zorunda kalan Kılıçdaroğlu gece yarısı o uçaktan inerken pek öfkeliydi. O öfkesi hiç dinmedi. Üstelik bu coğrafyada baba-oğul kavgalarında oğulların akıbeti hiç iyi olmamıştır. İnanmayan tarihe iyi baksın.