Gündem o kadar yoğun ki, tam CHP’nin meşrebine, zihniyetine uygun bir senaryo, tezgâh, hinlik ne derseniz deyin asıl boyutuyla gündeme gelemedi.
Eğer AK Parti İl Başkanı Bayram Şenocak ve Sabah gazetesinden Kenan Kıran ısrarla işin üzerine gitmeseydi ibretlik bir yalan ve manipülasyonun faturası, AK Parti’ye çıkarılacaktı.
Öyle esaslı bir tezgâh ki, işin içinde Ekrem İmamoğlu var. FOX TV’nin Washington Portakalı var. Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri var. Kambersiz düğün olur mu?
Algı operatörlerinin hepsi birden görev başı yaptılar. İsmail Saymaz, İsmail Küçükkaya, Ayşenur Arslan, Nevşin Mengü, Can Ataklı, Merdan Yanardağ; bir yalanı, sanki doğruymuş gibi heyecanla, AK Parti’ye yönelik hakaretlerle yaymaya kalktılar.
Bu olay bile, tek başına CHP zihniyetinin öylesine çıplak bir fotoğrafı ki, istesek bunları böyle suçüstü yakalayamazdık.
Olay nedir?
Olayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı Murat Ongun 29 Mart günü sosyal medyadaki hesabından duyurdu:
"Değerli İstanbullular, lütfen dikkatle okuyun ve paylaşın. Bu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik organize kötülüğün fotoğrafıdır."
Neymiş organize kötülüğün fotoğrafı?
Sinsice organize olan AK Partililer, sabahın köründe Fazilet Parkı Durağından belediye otobüsünü itiş kakış doldurmuşlar. İçerden fotoğraf çekip paylaşmışlar. Suçu da İmamoğlu’nun üzerine atmışlar; “Servise az sayıda otobüs çıkartılırsa virüs, işte böyle yayılır” diyerek provokasyon yapmışlar…
16 milyonluk İstanbul’un belediye başkanı İmamoğlu da FOX TV’ye çıkarak:
"Görüntüleri izlerken kanım dondu.Maça gitmiyorlar, sabah namazına gitmiyorlar, pazar günü iş güç de yok. Eğer siyaset buysa lanet olsun siyasete…” diye ağzına geleni söylüyor.
Kan donduran görüntüler…
Bunu söyleyen, bize göre sıradan biri olabilir. Ama makamı, yalan söylemeyi, artistlik yapmayı kaldıramaz.
Tabii gerçek bir süre sonra anlaşıldı.
Organize kötülük falan yoktu.
Otobüsteki yolcular, her Pazar aynı saatte aynı duraktan işe giden vatandaşlardı.
Güvenlik görevlisi, inşaat işçisi, temizlik personeli, hastane çalışanı, bekçi, polis, asker…
Bunlara hakaret edildi. Para ile tutulmuş troller dendi.
Virüs salgınını dikkate alarak yeteri kadar otobüsü sefere çıkarmayan İBB, tersten çakıyor, sorumluluğunu yerine getirmemenin faturasını AK Parti’ye kesmeye kalkıyor.
İmamoğlu da, isimlerini saydığım algı operatörleri de özür dileme erdemi göstermediler.
Koskoca İstanbul’un belediye başkanı arazi oldu, dut yemiş bülbüle döndü. (Selçuk Bayraktar’ı yalnız bırakırken de böyle yaptı.)
İnsan bu kadar mı vurdumduymaz olur. Kamuoyuna karşı bu kadar mı sorumsuz, bu kadar mı lakayt olur.
“Yanlış bilgi verildi, ben de tahkik etmeden konuştum” gibisinden bir şeyler bile demedi…
Basın danışmanı Ongun yarım ağızla, “"Bu bir hata mı? Evet…” diyebildi.
Karşımızda medyanın belli karakterdeki tetikçileri var. Pişkinlik bunlarda. İki yüzlülük bunlarda. Kızarmayan yüz bunlarda. Asla özür dilemiyorlar. Asla pişman olmuyorlar ve hepsi tornadan çıkmış gibi birbirinin aynı…
Ekrem İmamoğlu için de kestirmeden söyleyelim.
Ekrem İmamoğlu; İstanbul’un ağırlığını, sorumluluğunu taşıyabilecek bir isim değil.
Kendisini o koltuğa başta HDP ve İYİ Parti ile Saadet Partisi oturttu.
Onun için bu partilerin yöneticileri, “organize kötülük” yalanını hiç kınayamadılar, eleştiremediler.
Saadet Partisi, “Fazilet Durağı”ndan bile etkilenmedi!
Bazı Erdoğan hazımsızlarına giderek heyecan veren Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu da başka tarafa baktılar…