Ramazan ayının başında yazılarımı biraz içeri çekilerek, sadece bu mübarek ayın havasına uygun konulara hasredeceğimi zikretmiştim. Nitekim bu konuda ısrarlı da davrandım. Ta ki şu güne kadar. Çünkü adeti veçhile olduğu üzere CHP Ramazan günlerimizi yine burnumuzdan getirmeyi başardı... Mütedeyyin insanları üzdü, camileri, kabristanları tahkir ettirdi, Müslümanlara kötü sözler söylettirdi, çevreye korku saldılar, yıktılar, geçtiler...
Gençliğimizden bu yana kahrolarak takip ederiz hep; Afganistan'a bir bomba mı atılacak ABD, muhakkak bir Kandil gecesini tercih eder. Bağdat mı işgal edilecek, ABD bunun bir bayram sabahı olması için özen gösterir... İsrail'in Gazze'de iftar, sahur, kandil demeden gerçekleştirdiği soykırımlara bakınız, içler acısı... Ülkemizde her Ramazan ayında bende de benzeri bir tedirginlik olur, acaba mütedeyyin kesimin başına yine hangi çoraplar örülecek diye... Demek ki bizde de 'bizimkiler' böyle bir tesir bırakmışlar, dalga geçmek, alay, tezyif, hakaret bir yana, bu Ramazan ayında toplumu ciddi ayrışmalara sevk etmekte CHP, çok yazık ve çok sorumsuz bir iş...
Öte yandan geçmişten gelen bir korkudur bu, CHP'nin klasik yapısıyla da ilgilidir tedirginliklerimiz; tarihinde camilerden ezanları yasaklayan, camilerin kapısına kilit vurup ahır ya da depoya çeviren, sarık, sakal, tesettür karşıtı, halka sürekli nizam vermeye çalışan ve bu bağlamda herkesi itip kakmayı, öğretmenin, aydınlanmanın bir parçası olarak gören bir geçmişin sahibidir çünkü... Halka döve döve nizam vermek, zorla hizaya sokmak, onların modernlik anlayışıdır. Halkla vatandaş ayrımı o kadar barizdir ki CHP'de; halkın inanç değerleri, kültürü, yönelimi, hatta aslında var'lığı, onların nazarında dayanılmaz, demode, gülünçtür... Bakınız hala bir takım kıymetli CHP'li vatandaşlar, cahil halkın camisiyle, inancıyla, ya kriminalize ederek veya aşağılayarak alay ediyorlar...
Ama işte aradan uzun yıllar geçti, zaman ve demokrasi kültürü, CHP'de de bazı şeyleri değiştirdi, insanlar daha rahat daha saygılı düşünmeye ve davranmaya başladı diye umut etmek istiyor insan! Lakin olmuyor işte!
Doğal hak ve hürriyetler içinde olan 'protesto hakkı'nı kullanırken bile ilkin inançlı insanlara küfretme yolunu seçiyor onlar. Vefat etmiş annelere, eşlere, kız evlatlara, ağızlarından köpükler saçarak küfürler eden o kalabalık, elbette demokrasinin bir parçası olamaz. Cami duvarlarına bevletmek, cami içlerinde içki içerek inananlara meydan okumak, haziredeki tarihi kabirleri yıkıp parçalamak... Hangi demokratik hak ile ilişkilendirilebilir Allah aşkına?
Üstelik protesto hakkı ne kadar demokrasinin özüyle ilgiliyse, insanların sizin gibi olmama, sizin gibi düşünmeme, sizin gibi yaşamama hakkı da aynı demokrasinin özüyle ilgilidir. Temel hak ve hürriyetleri böylesine; sizler/bizler, bizler/ onlar diyalektiği ile anlatmak hiç hoş değil biliyorum, ama CHP'nin modernlik anlayışı gereği herkesi aynı ve Batı tipi modern hale getirme refleksi, ister istemez böyle konuşturuyor.
Elbette hükümetle ilgili eleştirileriniz olabilir. Elbette siyasetle ilgili ciddi tenkitleriniz olabilir. Başka başka partileri tutup, başka başka derneklere üye olabilirsiniz.. Hatta yargı kararları da istediğiniz gibi işlemeyebilir, onları da eleştirebilir, hukuki mücadelenizi verirsiniz... Ama buradan yola çıkarak toplumu ikiye bölmek, mü'minlerin hepsine birden hakaretler yağdırmak; Ramazan gününde camilere giden Müslümanlara 'domuz bağcılar' demek, falan filan mağazalardan alışveriş yapmayın, falan filan markalara savaş açın, gibi sorumsuzca sözler sarf etmek, hedef göstermek, demokrasinin sağladığı imkanlardan olamaz, siyaset de olamaz. Bu ancak, 'nefret suçu' olur, 'ırkçılık' olur.
Bu ancak 'islamfobia' olur. Evet, ne yazık ki CHP'nin yaptığı da budur işte: İslamfobia!
Ramazan günü diyerek, insanlar Hasbünallah! Deyip sabrediyorlar. Oruçtur, mukabeledir, teravihtir diyerek günlük rutinlerini dini hassasiyetlerle çoğaltıyorlar. Allahtan sabır var...