CHP İmam Hatip’i ne yapacak?” başlıklı yazım 23 nisan 2015 tarihini taşıyordu. O tarihten bu yana CHP’nin İmam Hatipleri ne yapacağına dair tartışma seçim meydanlarında devam ediyor.
CHP lideri, İmam Hatiplere yönelik bir kötü niyetleri olmadığını iddia ederken, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP beyannamesine yansıyan 13 yıllık zorunlu eğitimin ilk - orta okul kısmına tekabül eden 8 yıllık bölümünün kesintisiz olmasından yola çıkarak, bunun 28 Şubat formülü olduğunu, dolayısıyla İmam Hatiplere yönelik bir kumpası işaretlediğini meydanlara taşıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı doğru bir tespitte bulunuyor. 8 yıllık kesintisiz eğitim, İHL’lerin orta kısmını kapatmak ve tıpkı 28 Şubat’ta olduğu gibi, İHL’leri “Liseden ibaret” hale getirmek demektir.
İHL’ler için orta kısmın ne kadar hayati önem taşıdığını belki Kılıçdaroğlu bilmiyor olabilir, ama o planı CHP beyannamesine koyanlar herhalde çok stratejik bir iş yaptıklarının farkındadırlar.
Aslında CHP’nin İHL’lere ilişkin 28 Şubat mantığıyla düzenlenmiş imha hesabının asıl yansıdığı belge, CHP programıdır.
23 nisan tarihli “CHP İmam Hatip’i ne yapacak?” başlıklı yazımda asıl o belgedeki ifadeleri naklettim ama görüyorum ki, tartışmada henüz o belgeye gelinmedi.
CHP programında geçen ifadeyi bir kere daha okuyalım:
“İmam-Hatip eğitimi, din görevlisi sayısına duyulmakta olan ihtiyaç çerçevesinde düzenlenecektir.” (s. 300)
Bu ifade tam da 28 Şubat’ın İHL’lere yönelik operasyonlarına birebir tekabül eden mahiyet taşıyor. Ki 28 Şubat bana göre ‘Türkiye’de İslam çok oldu’dan yola çıkıp geliştirilen bir ‘İslam’ı Azaltma Operasyonu’ olarak özellikle İmam Hatipleri biçme amacına yönelikti. “Eğitim’de İslam’ı azaltma operasyonu”nun uygulama alanlarından birisi başörtülü öğrencilere eğitim kapılarını kapatmaksa, diğeri ve en önemlisi de İHL’lerin nefes borularını tıkamak ve yokoluşlarını hazırlamaktı.
İsterseniz bu cümleyi 28 Şubat mantığını yeniden hatırlayarak tahlil edelim.
1997 28 Şubat’ına gelindiği günlerde İHL’lere giden öğrenci sayısı bir hayli yükselmişti. Veliler çocuklarının bu okullarda okumasını tercih ediyorlardı. Çünkü bu okul mezunları hem her türlü üniversiteye gidiyor, hem de gençlik savrulmalarının yaşanmadığı bir eğitim ikliminde yaşıyordu. Üstelik üniversite sınavlarında birincilik çıkaracak bir eğitim kalitesinin göstergeleri vardı.
Dönem Refahyol dönemiydi. Refahyol hükümeti, o güne kadar çok rastlanmayan boyutta, İmam Hatip kökenli bürokrat tayinlerinde bulunmuş, bu da medya tarafından provokatif haberlere konu edilmişti. Üniversitelerde İHL’den gelen başörtülü öğrencilerin görünülürlüğü de birilerini rahatsız etmekteydi.
İşte bu zeminin içinden, küresel odaklar, askeri bürokrasi, medya, büyük sermaye ve yüksek yargı işbirliği ile “İslam çok oldu” hükmü çıktı, “Azaltma” operasyonunun liste başına da İHL’lerin biçilmesi yerleştirildi.
İHL’leri biçmek için bulunan formül, “İmam Hatipleri sadece bir meslek lisesi haline getirmek” ve “Bu okullara din görevlisi ihtiyacı kadar öğrenci gidebilmesi”ni formüle etmekti. Bunun için;
-Katsayı uygulaması geldi ve üniversiteye gidiş yolları kesildi.
-8 yıllık kesintisiz eğitimle orta kısımlar kapatıldı.
-İmam Hatip mezunlarının katsayısız gidebildiği İlahiyatların kontenjanları düşürüldü.
İHL’ler kapatılmamıştı ama, neredeyse oraya gidişin bütün yollarına hendekler kazılmıştı. Netice verdi bu, İHL’lerdeki öğrenci sayısı trajik biçimde düştü.
Şimdi;
İHL’lerin önündeki engeller kaldırıldı, ve öğrenci sayısı 1 milyonu buldu. Bu halde bile İHL’lerdeki öğrenci sayısı orta öğretim içinde çok büyük bir pay oluşturmuyor.
Ancak bu bile birilerinde tedirginliğe yol açmış olmalı ki, CHP programında “İmam-Hatip eğitimi, din görevlisi sayısına duyulmakta olan ihtiyaç çerçevesinde düzenlenecektir.” ifadesiyle 28 Şubat zihniyeti hortluyor.
Tehdit bu.
Bence her platformda Kılıçdaroğlu’na “Sizin iktidarınızda İHL’lerde kaç öğrenci okuyacak? Bu sınırlamayı nasıl yapacaksınız” sorusu sorulmalı.