CHP ve HDP arasında yaşanan uzaktan aşk halinin mutlu bir izdivaçla sonuçlanmamasının ve bu platonik halin devam etmesinin önündeki en büyük engel, HDP’nin silahlı bir harekete karşı ve ona rağmen özerk bir konumu bir türlü talep etmeye cesaret gösterememesi; bunun yerine, Kandil’in önüne koyduğu yol haritasından milim şaşmaması ve bu yol haritasıyla önüne konulan, tümü de şiddet ve terör temelli stratejileri desteklemesidir.
CHP tabanı ve üst yönetiminin, bu aşamada, silahların ve terörün gölgesinde bir partiyle siyasi birleşmesi elbette mümkün olmaz. Bu yüzden, Şafak Pavey ve Selahattin Demirtaş’ın birlikte salladık demelerine bakmayın siz, evet salladılar tabi, ama herkes kendi çatısı altındaydı, şimdilik birlikte ve aynı çatı altında sallamalarının olanağı yok. Yani hala birlikten kuvvet doğmuş değil.
HDP ve daha önceleri de Öcalan çok istemesine rağmen, son seçimlerin hiç birinde, her iki parti arasında bir seçim ittifakı bile oluşamadı. Lokal bir takım dayanışma ve kendi adayı dururken, sırf AK Parti kaybetsin diye, öbür partinin adayını destekleme dışında..
Ama PKK, bir gün Türkiye’ye karşı sürdürdüğü silahlı mücadeleyi bırakır ve Türkiye’yi terkederse, çok geçmeden, CHP ve HDP arasında birleşme görüşmelerinin başlamasına tanık olabiliriz. İki seküler hareketin birleşmesi kadar da doğal bir şey olmaz.
Doğrusunu isterseniz, şiddet sonrası Türkiye’sinde siyasetin bu yolla normalleşeceğini düşünenlerdenim.
Öte yandan, HDP tabanının bu muhtemel birleşmeye sıcak bakmayacağını, aynı şeyin CHP içinde de yaşanabileceğini varsaymak da yanlış olmayacaktır.
HDP’nin muhafazakar tabanı ile CHP’nin seküler/Kemalist tabanı arasında siyasi talepler ve tahayyüller bakımından bir örtüşme yok.
Birinde kimlik talepleri öndeyken, öbüründe kimlik inkarına dayanan bir siyasi hafıza varlığını korumaya devam ediyor.
Ama ben bu noktada, Kürt toplumunda gelişen ve siyasi bakımdan da güçlenen ve yükselen bir sınıf olan orta sınıfın, ağırlıklı olarak ve bugün için siyasi tercihini HDP’den yana yaptığını ama HDP’nin bu sınıfın her gün biraz daha çeşitlenen taleplerini karşılamak için Türkiyelileşmekten başka çaresinin olmadığını da düşünenlerdenim.
Kürt orta sınıfı onu Türkiye’den uzaklaştıracak eylem ve davranışlardan çok korkar, desteklemez.
Oysa PKK Türkiyelileşme sevdasından vazgeçti. Türkiyelişmenin yerine radikal, ama ‘silah kullanabilen, her yerde bomba patlatabilen sol gruplarla ‘ cepheleşmeyi ve ittifakı ikame etti.
Bu durum, uzun vadede, HDP’nin kendisini olumlayan, seçimlerde oy veren hem Türk hem Kürt seçmeni bir arayışa itecektir. Bu arayışın yönünü ise, büyük oranda PKK’nin Türkiye’ye karşı sürdürdüğü silahlı mücadelenin geleceği veya bitişi belirleyecektir. Siyasetin kartları bu yeni dönemde, hiç şüphe yok yeniden karılacaktır.
CHP içinde bir grup var ki, işte şimdiden CHP’yi bu yeni döneme hazırlıyor. Bu grubun içinde partide görevi olan olmayan, Kürt orta sınıfının temsilcileri var. Bu grubun HDP’yi de aşan ve PKK’nin çeşitli legal, yarı-legal kurumlarıyla dolaylı dolaysız kurduğu ilişkiler, PKK sonrası döneme bir hazırlıktır aslında.
CHP içindeki bazı milletvekillerinin, ‘HDP formatında bir siyaset tarzı’ içinde olmalarının en önemli sebebi, HDP/PKK tabanının güvenini şimdiden kazanmak ve geleceğe yatırım yapmaktır.
Kürt muhafazakar seçmenin dayandığı toplumsal taban içinde, AK Parti’yi destekleyen kesimin siyasi tercihlerinde önümüzdeki dönem için, bir değişim beklemek ise gerçekçi olmaz. Olup olacağı Haziran seçimlerinde yaşadığımızdı. AK Parti, çok oy kaybetti. Ama bu oyların önemli kısmı, Kasım seçimlerinde geri döndü.
AK Parti Türkiye’nin bütün bölgelerinden oy alabilen bir parti, bu anlamda yegane Türkiye partisi. Ama aynı şey CHP için geçerli değil. Ülkenin Doğu ve Güneydoğusunda neredeyse yok.
Buralarda olması için tek çaresi, PKK sonrası HDP mirasına ortak olmak..
Ne yapsanız AK Parti’ye gelmeyecek olan, Kürt orta sınıfının laik/liberal aktörlerinin CHP’ye katılmasının yolu da bu mirasa sahip çıkmaktan geçecek.
CHP’lilerin, katliamları kınarken bile PKK’yi hiç ağızlarına almamaları ve bu tutumu neredeyse bir kırmızı çizgi haline getirmeleri, çaresizlik ve mecburiyetten olsa gerek..
CHP’nin HDP formatında siyaset yapmasına alışıldı, ama bu formatı daha da zorlayıp, Sayın Baykal’ın ifade ettiği gibi, PKK formatına getirip dayamak, işte bu CHP’nin kendi tabanında büyük hoşnutsuzluklara yol açabilir, ki bunun emareleri çoktan görülmeye başladı..
CHP’nin bu hal ve gidişatından, sadece Baykal değil, hem Türkiye rahatsız hem taban rahatsız...