CHP, “ısrarla FETÖ’nün siyasî ayağı AK Parti ve Erdoğan’dır” diyor. Bu, tam da FETÖ elebaşının algı operasyonudur.
FETÖ denilen Fetullahçı Terör Örgütü, bu nitelemeyi devlet katında ve yargıda 2015’te aldı. 2014’ten itibaren Paralel Devlet yapılanması (PDY) nitelemesi yargıda ve milli Güvenlik Kurulu’nda kayda geçti.
Bu yapı, 2014’e kadar “Gülen hareketi”, “Hizmet hareketi” iddiaları ile milliyetçi/muhafazakâr, mütedeyyin kitlenin, milletimizin büyük çoğunluğunun; iyilik, yardımlaşma, hayır duygularını ve bilhassa Türk okulları ile millî hislerini istismar etti.
Kutuplaşmadan çok çekmiş ülkemizde diyalog ve uzlaşma ihtiyacını da kullanarak Abant toplantıları ile neredeyse bütün bir toplumun gözünü boyadı.
Bu casusluk ve terör örgütü, gerçek yüzünü ilk defa 7 Şubat 2012’de MİT müsteşarı üzerinden Başbakan Erdoğan’ı tutuklama hamlesinde gösterdi. 2013’teki Gezi olayları, 17/25 Aralık emniyet/yargı darbe girişimi ve MİT tırlarının durdurulması ihanetleri, kirli ve alçak yüzün sırıtmaya başladığı hamlelerdi. Nihayet 15 temmuz 2016 darbe girişimi, bütün maskeleri düşürdü.
Şimdi önemli nokta şurası:
FETÖ’nün FETÖ olduğunun anlaşıldığı andan itibaren bu terör örgütü ile en büyük mücadeleyi Erdoğan ve AK Partisi verdi. Yani 2013’ün ikinci yarısından itibaren önce Paralel Devlet Yapısı (PDY), sonra da FETÖ denilen bu ihanet şebekesi ile hayatını ortaya koyarak Erdoğan mücadele etti.
CHP ne yaptı? CHP bu mücadeleye hiç destek vermedi.
Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün bir kaset komplosu ile Genel Başkan olduktan sonra CHP; yani FETÖ’nün FETÖ olduğu ortaya çıktıktan sonra hep FETÖ’nün siyasi ayağı oldu.
Bu hakikati, örtbas etmek için CHP sürekli algı operasyonları yapıyor. ABD ve bilhassa Almanya da FETÖ’den hala yararlanma hesapları ile CHP’nin yanında duruyor.
CHP, dönüyor dolaşıyor Erdoğan’ın FETÖ ile hayatını ortaya koyarak yaptığı mücadeleyi gözden kaçırmaya uğraşıyor. Şimdi de eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u sahneye çıkarıyorlar.
Başbuğ, geçen hafta katıldığı bir canlı yayında yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullanmıştı: “26 Haziran 2009'da, bir yasa teklifi (geliyor) askeri şahıslar askeri mahalde işlediği suçlar da dâhil özel yetkili mahkemelerde yargılanacak… Bu kanun teklifini kim hazırladı, tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın.”
Dün Sayın Cumhurbaşkanı, İlker Başbuğ’a çok sert cevap verdi:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi, jakoben zihniyetin yeni bir oyunuyla karşı karşıya. Türkiye'nin AK PARTİ döneminde yaşadığı demokratikleşme hamlelerinden biri de, suça karışan asker kişilerin, sivil mahkemelerde yargılanabilmelerinin önünün açılması oldu.
"Düzenlemenin amacı, darbelere zemin hazırlayan, hukukun işlemesinin önüne geçen, ülkemizi uluslararası platformlarda sürekli eleştiri konusu yapan yanlış bir uygulamanın düzeltilmesidir.
"Zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle kamuoyunun önüne çıkan eski bir Genelkurmay Başkanı, kendisini gayet iyi tanırım, bu düzenlemeyi bahane ederek Meclisimizi toptan itham eden birtakım açıklamalar yapmıştır.
“Şimdi ben özellikle kendi grubumuza sesleniyorum: Burada parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız. Maalesef bu açıklamalara CHP'den ve diğer partilerden kimi milletvekilleri de destek vermiştir. Vesayet döneminin hevesi olan bu yaklaşımların, kendileri de milletvekili sıfatı taşıyanlar tarafından desteklenmesinin ise anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur.
“Meclisi ve milletvekillerini aşağılayarak, yalnızca darbe ve vesayet zihniyetine hizmet edilir.”
CHP, “kontrollü darbe” yalanına şimdi de İlker Başbuğ’u alet ediyor…