Beğenseniz de beğenmeseniz de ortada gayet net bir seçim sonucu var. Bu noktada yapılması gereken hem galiplerin hem de mağlupların bu sonucu hangi etmenlerin getirdiğini doğru analiz etmeye çalışmak olmalı. Klişe tabirle söyleyecek olursak, halkın sandıkta verdiği mesajı okuyup gereğini yapmak zorunda siyasi aktörler. Aksi halde bir sonraki sandıkta bunun cezası olacak. Kesin bilgi...
Öyle ama bizim siyasetçilerimizin en azından bir bölümü bu gerçeğin farkında değil gibi görünüyorlar. Bunlar başarısızlıklarına mazeret bulup kendilerini temize çıkarma derdindeler.
Ama başarısızlığa mazeret bulacağım derken başarısızlığın gerçek sebeplerini anlama imkânından kendilerini mahrum ediyorlar farkında olmadan. Sonra aynı hataları tekrarlamaya devam ediyorlar. Yine başarısız oluyorlar, yine kendi eksiklerinin veya hatalarının haricinde bir bahaneyle durumu açıklayarak yola devam ediyorlar. Bir kısır döngü oluşuyor böylece...
Evet, lafı “sandıkta hile” tartışmalarına getirmek istiyorum... Ben kendimi bildim bileli bu tür tartışmaların yaşanmadığı bir seçim görmedim bizim ülkemizde. Sadece bizim ülkemizde değil, bütün dünyada sandıktan çıkan oylarla ilgili tartışmalar ve spekülasyonlar yapılır. Mesela Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık seçimlerinde oy sayımıyla ilgili belirsizlik ve hile iddiaları eksik olmuyor. Hatırlarsınız, sonradan bütün dünyanın başına dert olan “oğul Bush”un seçildiği 2000 yılındaki Başkanlık seçiminde Florida eyaletinde hile yapıldığı iddiasıyla oylar defalarca sayılmış, seçim mahkemelik olmuştu. (Daha da ilginci, defalarca yapılan sayımlardan sonuç çıkmamış, ancak Demokrat aday Al Gore ülke daha fazla başkansız kalmasın diye yenilgiyi kabul edince mesele çözülebilmişti.) Obama’nın ABD Başkanı seçildiği 2008 başkanlık seçimlerinde ise Demokratların hile yaptığı iddiası ortaya atılmıştı.
Hâlihazırda demokratik dünyayla ortaklaşa kullandığımız oylama ve sayım sistemi mükemmel değil. Zaman zaman her partiden özellikle kimi yerel siyasetçilerin yerel iktidar hırsları çerçevesinde sandık hilelerine tevessül edebildiği de bir sır değil. Ama bir defa bütün partilerin gözlemcilerinin yer aldığı sandıklarda bunu yapabilmek zor. İkincisi böylesi bir eylemin şikâyet halinde gayet hızlı biçimde incelenerek sonuca bağlanmasının garantisi var seçim hukukumuzda. Görüyorsunuz, bazı bölgelerde bazı sandıklardaki oy pusulaları defalarca yeniden sayılabiliyor, birleştirme tutanakları didik didik inceleniyor.
Şu da var: Yazının başında anlatmaya çalıştığım “başarısızlığa bahane bulma” mekanizması sandıkta hile yapıldı iddialarına sarılıyor ilk elde. Ama bütün eksiklerine rağmen mevcut seçim sisteminin sistematik bir hileye teknik olarak izin vermeyeceğini biliyoruz. Dolayısıyla seçim sonuçlarının “sandıkta hile” iddiasıyla açıklanmaya çalışılması sadece ve sadece halkın iradesinin inkârı demek. Şu ya da bu sandıkta yapıldığı düşünülen bir hilenin açığa çıkarılmasını istemek veya belirli yerlerdeki birleştirme tutanaklarındaki münferit yanlışların düzeltilmesini talep etmek başka bir şey, ama bunlara dayanarak “AK Parti seçimi hileyle kazandı” iddiasına sarılmak bambaşka bir şey.
Üstelik “sandıkta hile yapıldı” iddialarından günler önce “sandıkta hile yapılacak” iddiasının ortaya atılmış olduğunu hatırlayanlar için durum biraz daha tatsız. Çünkü birkaç hafta öncesine kadar AK Parti’nin bu seçimden düşük bir oy alacağı beklentisi vardı belirli kesimlerde. Sonra kamuoyu anketleri “kötü haber”i vermeye başladı, Erdoğan’ın mitinglerindeki coşkulu büyük kalabalıklar da anket sonuçlarını teyid ediyordu. İşte bunun üzerine “sandıkta hile yapılacak” iddiaları ortaya atıldığı için durum tatsız dedim. Çünkü yapılmak istenen şey seçim sonuçlarını tartışmalı hale getirerek insanları sokağa dökmekti. Gezi Parkı olaylarından da cesaret alarak bir tür Ukrayna senaryosu sahnelemek isteyenler vardı. Bu olmadı. Çünkü sayımlarda hile yapıldığından kuşkulanan vatandaşlar Taksim Meydanı’na çıkmak yerine seçim sandıklarının başına koştular. Özellikle CHP seçmenini ve CHP teşkilatlarını bu bakımdan kutlamak gerekir. Çünkü bu tavır her şeye rağmen demokrasinin ve sandık bilincinin bizim toplumumuzda kökleşmiş olduğunun kanıtıdır. Sandığın olduğu yerde sokağı aklına getirmeyen bir demokratik olgunluğa ulaşmış bulunmamız en azından bardağın dolu tarafı...