Hafta içinde Paris yakınlarında ilginç bir randevu vardı. CHP Yurtdışı Koordinatörlüğü, yılbaşından bu yana seri bir şekilde yurtdışı temsilcilikleri açıyor. Bu çerçevede oldukça dezorganize bir törenle CHP Fransa temsilciliği açıldı.
Toplantı için seçilen Paris’in bayağı dışında bulunan Elysee Düğün Salonu, haberi olan az sayıda kişiyi bir araya getirirken, hazırlanan Fransa CHP yönetimi listesinde haberi olmayan isimlerin yazılması dikkat çekti.
Fransa Trabzonlular Derneği Başkanı Bülent Cumur, CHP Fransa yönetimine girdiğini, gazetecilerin kendisini tebrik ettiği sırada öğrendi ve şaşkınlığını gizlemedi. Ardından da yönetim kurulu olduğu dernekteki görevini gerekçe göstererek listeden adını sildirdi.
Yapılan “seçimde” eski Alevi Derneği Başkanı Hüseyin Çiçek, Fransa CHP Temsilcisi seçildi.
Üzerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun resmi ve bir sözü bulunan ve sahnenin ortasına asılan afişteki gramer hatasının ise tükenmez kalemle düzeltilmiş olması ve o afişin o şekilde sahneye asılması, toplantının ne kadar aceleye getirildiğinin bir başka göstergesi oldu.
Almanya’da sekiz, Hollanda, Belçika, İsviçre, Avusturya ve Fransa’da birer temsilcilik açılmış yılın başından bu yana. Toplamda da 5500’e yakın üye kaydı olmuş.
Bunları CHP Yurtdışı Koordinatörü Ali Kılıç anlattı.
Seçimlere doğru bu örgütlenme çalışmalarına hız verdiklerini kabul etti ve esasen bir “yurtdışı seçim bölgesi” oluşturulmasını istediklerini vurgulayarak anlattı.
Evet, CHP, seçimlerde Avrupa’daki Türklerden destek alabilmek için bu alelacele çalışmaya başladı.
Toplantı için seçilen yeri, duyurmadaki eksiklikleri ve seçimde haber verme gereği duymadan hazırlanan listeler gibi plansızlıkları bir tarafa bırakalım.
Özellikle askeri vesayet ve darbeler döneminde kendisini yurtdışına atmış kesimlerin ağırlıkta olduğu bir çevreden, statükonun temsilcisi bir parti olarak CHP ne kadar destek görebilir?
Çünkü CHP’nin asıl hedefi o çevre...
Türkiye’nin en can alıcı sorunu olan Kürt Sorunu çözüm aşamasına girmişken, CHP getirdiği itirazları nasıl açıklıyor?
Peki Dersim konusu?
Türkiye’de siyasetin santrifüjü CHP’yi merkezden uçlara iteliyor. Siyasetin rüzgarlarında kendisini MHP kulvarında bulması işten bile değil. Avrupa’da CHP’nin kendi tabanı varsaydığı çevreler, geçmiş yanlışların bir numaralı temsilcisi olan CHP’den umudunu keseli çok oldu.
Avrupa’daki Türkler gelişmeleri, CHP’nin sandığından daha yakından izliyorlar.
İşte bu nedenle, Paris yakınlarındaki törene katılmak üzere Ankara’dan gelen CHP’liler Fikri Sağlar, Süleyman Çelebi ve Durdu Özbolat’ın toplantıda yaptıkları açıklamalarının alıcısı olmadı.
“Padişahlık getirecekler... 4. Murat... Teokrasi, din devleti, şeriat tehlikesi var...”
Cidden bu açıklamaları yaptılar!
Tam da PKK’lıların planlandığı şekilde silah bıraktıkları gün...
Tam da CHP, statükocu kanat ve sol kanat arasındaki gerilimle çalkalanırken...
Tam da Dersim dersinden kalmış bir Dersimli olan başkanları, Avrupa’da CHP’nin tabanı varsaydığı çevrelerde çoktan mahkum olmuşken...
Avrupa ve Ayman Güler CHP’si
CHP’li Fikri Sağlar, konuşmasında “CHP’nin sol bir parti olduğuna inanmalıdır. Başta da CHP yöneticileri, CHP’nin sol bir parti olduğuna inanmalıdır” derken, Avrupa’da Birgül Ayman Güler’in CHP’sinin karşılığı olmadığını bilerek mesajlarını veriyordu besbelli.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’de sol olmayan çevrelerin yerine geldiğini vurguladı.
Sorularımı yanıtlarken ise, CHP yönetimindeki statükocu kesimlerin değişeceğine dair mesajlar verdi.
Çünkü o da biliyordu ki, siyasetin hızı statükocuları tarihe gömerken, mevcut mesajlarıyla CHP tezlerinin alıcısı olmayacak.
Avrupa sosyalistlerinden önde gelen bir bakanın, Türk gazetecilerle sohbetinde CHP mesajlarından çok AK Parti’nin verdiği mesajları ilerici bulduklarını söylediğini hatırladım.
CHP’nin Avrupa’da işi hiç kolay değil!