Cumartesi sabah CNN-Türk’te tesadüfen İlhan Cihaner’i dinlerken kulaklarıma inanamadım. CHP’nin Denizli Milletvekili radyoda tekrarı yayınlanan mülakatında NATO’ya karşı olmanın namus meselesi olduğunu söylemekte, belli ki Türkiye’nin 1952’den bu yana parçası olduğu ittifaktan çıkmasını istemekteydi.
İlhan beyin dış politika konusunda çok bilgili olduğunu hiç düşünmemiştim. Ama beni yapmış olduğu açıklama son derece rahatsız etti, Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas zaman diliminde muhalefet partisinin ülkesinin NATO üyeliğini namus meselesine indirgemesi hayal kırıklığına uğrattı.
***
Cihaner’in NATO karşıtlığının gerekçesi 1990’larda Amerika’nın Kuzey Irak’ta PKK’ya yardım ettiğine ilişkin iddialardı. Ancak Çekiç Güç diye bilinen o operasyon bir NATO operasyonu değildi. Üstelik de Türkiye’nin özellikle şu sıralarda NATO’nun desteğine ihtiyacı çok vardı.
Ama anlaşılan İlhan bey Türkiye’de var olan Amerika karşıtı önyargılar üstünden siyaset yapmayı uygun görmüştü. Tıpkı partisinin diğer üyelerinin TBMM’de görüşülen gensoru önergesinde olduğu gibi her şeyi Amerikan komplosuna bağlamakta, NATO’yu da Amerika ile bir tutmaktaydı.
Doğrusu ben hem Cihaner’den, hem de partisinden daha farklı bir yaklaşım beklerdim. Çünkü Türkiye’nin dış politikada sağlam duran, ne dediğini, dediğinin nereye gideceğini bilen bir muhalefet partisine ihtiyacı var. Ucuz polemiklerle siyaset yapan bir partinin seçimlerde başarılı olma, Türkiye’nin bugününe ve geleceğine katkıda bulunma ihtimali yok.
CHP artık dünya siyasetinde nerede durduğuna karar vermek zorunda. NATO’dan çıkmak, AB üyeliğinden vazgeçmek de bir siyasettir. CHP pek ala Amerika karşıtı olabilir, kendisini dünyanın anti-demokratik ülke ve partileri ile özdeş görebilir. Bu bir siyasi tercihtir. Yapıldığında saygı ile karşılanır, belki CHP’yi iktidara bile taşır.
Diyebilirler ki biz Baas Suriye’sini destekliyoruz, İran rejimi gibi olmak istiyoruz, Çin ve Rusya ile ittifak ilişkisine girmek istiyoruz. Tek Parti Türkiye’si iki dünya savaşı arasındaki dönemde böyle bir politika biraz zorunluluktan, biraz da tercihten dolayı izlenmiş, Sovyetler ile çok özel ilişkiler geliştirilmişti.
Şimdi de aynısını isteyebilirler. NATO üslerinin kapanmasını, Türkiye’nin Avrupa kurumlarından çıkmasını, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile bağlarını kopartmasını talep edebilirler. Parti programlarına üçüncü dünyacılığı ilke olarak koyabilirler.
Fakat ne yapacaklarsa bir an önce yapmalılar. Türkiye CHP’nin dış politikada nasıl bir tavrı olduğunu en kısa süre içinde öğrenmeli, ana muhalefet partisinin pozisyonunu bilmeli. Dünyada yeterince karışıklık var. Bir de CHP’nin karma karışık görüşleri olmasına tahammülümüz yok.
***
Türkiye’nin hiç olmazsa dış politikada sağlam duran, ne dediğini bilen, laf değil proje üreten bir muhalefete ihtiyacı var. CHP’nin de aslında elinde bu projeleri üretebilecek potansiyeli mevcut. CHP liderliği ve İlhan Cihaner gibi CHP’liler konuşmadan önce partinin Dışişleri kökenli yöneticilerine danışsalar yeter.
Bana öyle geliyor ki CHP siyaseti ciddiye almazsa, pandomimle ve hakaretle oy alabileceğini zannederse seçim kazanamaz. Ama ne yazık ki tutarsızlığından ve içinde barındırdığı fantastik görüşlerden dolayı Türkiye’nin de zarar görmesine neden olur. Ne de olsa dünyanın her yerinde iktidarların sağduyulu ve tutarlı bir muhalefete gereksinimi olur.