Herhalde tuhaflığın farkındasınızdır: CHP’de varlığı bilinen farklı iki görüşün ilk çatışması sırasında, genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, suçlayıcı parmağını herkesin ‘olağan şüphelisi’ medyaya doğru salladı.
Medyaya...
Tuhaflık şurada: Bizde medya düzeni her başı sıkıştığında CHP’nin yanında yer alma refleksi üzerine oluşmuştur; sahipleri, yayın yönetmenleri, köşeleri tutanlar CHP’ye gönül vermiş kişilerdir...
Darbeler öncesi, sırası ve hemen sonrasında askere hulûs çakmıştır medya; siyasi hayata geçildiğindeyse CHP’yle işbirliği yapmıştır. Bu sebeple, genellikle ‘sağ’ kesimin politikacıları medyadan şikâyet eder; CHP’li politikacılar ise onların şikâyetlerine karşı çıkar...
İlk kez bir CHP başkanının ağzından medyayı hedef alan cümleler işittik. Ne kadar ararsanız arayın, İnönü’den Baykal’a uzanan çizgide CHP ile medya arasında takışma örneğine rastlayamazsınız...
Kılıçdaroğlu’nun eleştirel cümleleri bu sebeple üzerinde durulmayı hak ediyor...
Her ne kadar medyaya yönelttiği eleştirinin hemen arkasından söyledikleriyle ‘bir kısım’ medya mensubunu ayrı tutmuş Kemal Bey; böylece CHP’li bilinen kalemlerin hakkını teslim etmiş... Doğru da yapmış...
Ülkeyi günlerden beri meşgul eden ‘ulus-milliyet’ ya da ‘Türk-Kürt’ ayrışması tartışmasına, ‘bir kısım’ dediğim kalemler kulak vermedi. Herhangi birinden ‘hüküm cümlesi’ anlamı taşıyan tek bir değerlendirme okumadık. Hemen hepsi, ya eski tartışmaları gündeme taşıyarak, ya da daha önemsiz konuları öne çıkartarak topu taca atmayı başardılar...
Bana inanmayın, açın kastettiğim gazetelerde köşeleri tutanların kalemlerinden neler çıkmış, kendiniz göz atın... Aklınıza gelebilecek yazarların hiçbiri, bir CHP’linin ağzından çıkan ‘ayrılıkçı’ görüşü ayıplamadı. ‘CHP sözcüsü’ sıfatı da bulunan milletvekilinin ‘’Esas özrü ben bekliyorum’’ diyebilmesinin altında, CHP’li medyanın suskunluğundan aldığı cesaret yatıyor...
Aklınıza ‘’İyi de, CHP genel başkanı medyadan şikâyette hiç mi haklı değil?’’ sorusu gelmiş olabilir. Haklısınız. Eskiden medya mahallesi tek görüşün ezici baskısıyla tek yanlı yayın yapardı; CHP yanlısı yayın... Farklılar, konulara değişik yaklaşanlar olsa da, onların sesi kalabalık arasında işitilmezdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun şikâyeti, içinde yer alan bizlerin bile zar zor fark ettiğimiz bir dönüşümün artık medyada gerçekleştiğinin işareti olarak görülebilir. Eskiden kalabalıktan işitilmeyen sesler artık kendilerini kalabalıklara duyurabiliyorlar galiba...
Türkiye’nin ele alınmayı bekleyen pek çok güncel sorunu var; iktidar partisi, hükümet yetkilileri ve başbakan her gün yeni bir konuyu gündeme taşıyorlar. Muhalefet konuları takipte bile zorlanıyor; medyanın muhalefetle birlikte hareket eden unsurları ise ne yapacağını bilmez halde... Bunu okurlarına da belli ediyorlar.
Liderinin ağzından çıkan eleştiriyi medyada dengelerin artık değişmeye yüz tuttuğunun itirafı kabul edersek, bu yeni gelişme, CHP’de alarm zillerini çaldıracak kadar önemlidir. Gözü kapalı destekçilerinin medyada etkisinin erimesi, kendini değiştirmezse, CHP’nin iktidar umutlarını bütünüyle yok edebilecek bir gelişmedir çünkü...
Medyadan şikâyet edeceğine partisini daha demokratik hale getirmeye bakmalı Kemal Kılıçdaroğlu...