Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 34. Olağan Kurultayı bugün toplanıyor” desem, neredeyse bir ağızdan “Sahi mi?” diye sormazsanız şaşarım. Ülkemizin halen faal en eski partisi, iktidarın alternatifi anlamına ‘anamuhalefet’,muhtemelen ‘tarihi’ sonuçları olacak bir toplantı yapıyor, ama siyasete ilgi duyanlar bile bundan habersiz.
Etrafıma sorduğum için biliyorum: Haberi olanlar da bugün yapılacağını bilmiyor.
Geçmişte herbiri büyük tozlar kaldıran kurultayları olmuştu CHP’nin... İddiasız ortamları bile toza boğacak bir beceri mutlaka gösterilirdi. Hele genel başkanın ağzından “6 ok yerinde kalacak, ama her şey değişecek” ya da “CHP makas değiştirecek” gibi hedefler belirlendiğinde, buna alkış tutanlarla karşı çıkanların kurultaya kadar geçen sürede patlayan çatışmaları, herkesi içine çeken bir büyük tartışma başlatırdı.
Kimsenin umurunda değil CHP’nin genel başkan hariç hemen bütün kadrolarının yenileneceği bugünkü kurultayı...
Bir siyasi çizgi için en tehlikeli gelişme umursanmamaktır...
Acaba CHP’den bir iktidar alternatifi çıkmayacağı düşüncesi midir siyasete yakın duranların ilgisizliğinin sebebi... Ülkenin son on yılına damgasını vurmuş siyasi iktidarın, bütün silkelemelere, aleyhte propagandalara ve erken mahkum etmelere rağmen dirliğini ve bütünlüğünü koruyarak yoluna devam ettiği bir ülke Türkiye; sonucu o kadar kesin ki, bir seçim daha olsa sandıktan kimin galibiyetle çıkacağı üzerine bahis açılamıyor.
Muhalefetin kimyasını bozan bir durum bu. Genel başkanı değişiyor, yakın tarihli iki kurultayda birbirinden tamamen farklı iki Parti Meclisi kadrosu çıkartılıyor, söylem temelinde ‘değişim’ sözcüğü dillerden düşmüyor... Hiçbiri CHP’ye bakışı etkilemiyor. Muhalefetteyken oy kaybeder mi bir parti; kamuoyu yoklamaları CHP’nin kan kaybına uğradığını gösteriyor.
Galiba sorun ‘sözde değil özde değişim’ noktasında tereddütlerden kaynaklanıyor. CHP’de vitrin tazelenmesi yapılsa da, o vitrinde yer alanların ‘ezik’ ve ‘yenik’ bir çizginin yürütücüleri olduğu kanaati değişmiyor. Daha önce halktan oy almaya yaramamış söylemler ve o söylemleri kerametmiş gibi tekrarlayaduran kadrolarla gidilen her kurultay, parti tabanına olduğu kadar, farklı eğilimde ‘kazanacak’ aday görmeye hazır potansiyel oy sahiplerine de hayal kırıklığı yaşatıyor.
Söz aynı kalınca o sözü söyleyen(ler)in değişmesi heyecan uyandırmıyor işte.
Özü değiştirmeye ise hiçbir yönetici cesaret edemiyor...
En cesur olabilecek kişi şu sırada CHP genel başkanlığı koltuğunda oturuyor aslında. CHP gelenekleri açısından gerçekten farklı bir genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Mavi kan değil bir kere, halkın içinden geliyor... Partinin halka ters görünen icraatlarıyla arasında birebir ilişki kurulamayacak kadar dışarılıklı biri... Bir yönüyle, CHP’nin geçmişiyle hesaplaşabilecek özellikleri bile var... ‘Özde değişim’ denildiğinde akla gelebilecek pek çok önemli unsur hiç de yabancısı değil Kılıçdaroğlu’nun...
Ancak başında bulunduğu partiyle geniş kitleler arasındaki kopukluğu ortadan kaldıracak nihai adımı atmakta kendisinden öncekilerden daha da tutuk davranıyor.
“Bu defa makas değiştireceğiz” diyor Kılıçdaroğlu... Diyor, ama heyecanlandıramıyor işte.