Altılı masanın aday belirleme problemi gün geçtikçe derinleşiyor.
Bir tarafta uzun süreden beri adaylığını fiilen açıklayan CHP lideri, diğer tarafta altılı masanın diğer ortaklarının seçilebilecek aday genellemesi var.
Aslında seçilebilir aday profili sadece diğer ortaklarda değil CHP çevrelerinde de önemsenen bir husus.
CHP'nin kurumsal yapısı, genel başkanı doğal aday olarak görüyor olsa ve hatta genel merkezin odağındaki isimler adayımız genel başkanımızdır diye açıkça ilan etseler de, CHP'yi destekleyen kimi çevreler genel başkanın adaylığına çok da sıcak değiller!
CHP içinde İBB başkanını aday görmek isteyen ciddi bir ekip olmasına rağmen, CHP genel başkanı, belediye başkanlarının adaylığına karşı durarak kapıyı sıkıca kapatmış ve elini bir hayli güçlendirmişti.
Hatta son Karadeniz seyahati sebebiyle İBB başkanının balonunu parti içinde patlatarak ileriye doğru bir adım daha atmıştı.
Ancak, CHP liderinin adaylığını istemeyen çevreler bu kez çok çirkin ve tehlikeli bir oyuna imza attılar.
İlk salvo eski HDP'li yeni TİP'li Ahmet Şık'tan geldi. Tam olarak şöyle dedi:
"Kılıçdaroğlu'nun, Alevi olmasının Türkiye toplumu ve siyaseti için bir mesele olduğunu kavrayarak hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Hiç kimse 'iktidar oradan söz kurmaz' diye düşünmesin. Bakın bu öyle kötü bir iktidar ki bize her gün Madımak'ı yaşatabilecek bir iktidar."
Hem CHP liderine kırmızı kart gösteriyor, hem de iktidarı Alevilere karşı şiddet uygulamakla itham ederek tehlikeli bir provokasyonun fitilini ateşliyordu!
Benzer bir yaklaşımı Soner Yalçın gündeme getirmişti.
Merdan Yanardağ'ın: "Kılıçdaroğlu aday olursa Alevi kimliği üzerinden yıkıcı bir kampanya yürütecekler..." kehaneti(!) de kenara atılacak cinsten değildi.
Dikkat edilirse Alevi kartını oynayan dindar kesim ya da iktidar partisi değil.
Alevi kartını oynayan seküler kesimin bizzat kendisi!
Hatta hatırlanacak olursa 2011 ve 2014 yıllarında Alevi meselesini CHP içinde önemli pozisyonlarda bulunan CHP'liler kaşımıştı.
AK Parti iktidarı ise Cumhuriyet tarihinde Alevileri muhatap alan, onlarla diyalog kuran ve çalıştaylar yapan ilk iktidar olarak tarihe geçti.
Verilen hizmetlerde Alevi Sünni ayrımı yapmadığı için bizzat Alevilerden takdir ve teşekkür alan bir iktidar oldu.
Milletvekili olduğum dönemde, 2006 yılında KÖYDES projesi kapsamında yolu suyu olmayan tüm köylere hizmet verilirken ziyaret ettiğimiz Alevi köylerindeki coşkulu karşılamalar ve uğurlamalar dün gibi hatırımda. Çok iyi hatırlıyorum Alevi vatandaşlar, 'Artık hiçbir partiye toplu oy yok. Siz bize bu hizmetleri getirdiniz biz de gereğini yapacağız.' demişlerdi.
Özetle AK Parti, Alevi Sünni meselesini kaşımak yerine birlikte yaşama bilincini kökleştiren adımlar attı/atıyor.
Öte yandan, CHP düşüncesini içselleştirmiş birinin Alevi ya da Sünni kökenli olmasının bana göre hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
CHP'nin dine bakışı malumdur.
Öyleyse neden CHP liderinin Aleviliği CHP içinde tartışma konusu oluyor?
Bunun dinle, imanla, Sünnilikle veya Alevilikle alakası yoktur.
Bu mesele yalnız CHP içinde değil altılı masada da etkili bir siyasi argüman olarak kullanılmıştır.
İyi Partili Milletvekili İbrahim Halil Oral, "Kılıçdaroğlu'nun Alevi olması benim için değil ama Sünni kesim için endişedir" diyerek CHP liderinin adaylığı konusunda pişmiş aşa su katmıştır!
İYİ Parti liderinin özür dilemesi, disiplini çalıştırması ve Oral'ın CHP liderini ziyaret etmesi açılan yarayı onaracak gibi değildir.
Oral'ın çıkışına kadar CHP liderinin adaylık çalışması hızla mesafe alıyordu.
Oral'ın çıkışından sonra CHP liderinin adaylığı artık garanti değildir!
İYİ Parti 'şah' demiş. CHP liderinin adaylığını tartışılır hale getirerek amacına ulaşmıştır!
CHP lideri aday olmazsa Aleviliğin ötekileştirilmesine rıza göstermiş olur ki bu durum CHP tarihine kara leke olarak geçecektir.
Başkan Erdoğan bu hususta CHP liderine," Ülkede kimsenin ötekileştirilmesine izin vermeyiz. Senin de yanında dimdik dururuz" diye seslenerek Alevilerin ötekileştirilmesine karşı tavrını net olarak belirlemiştir.