İYİ Parti'nin, işbirliği teklifine hayır demesi, CHP'yi hiç ummadıkları şekilde etkileyebilir.
Mesela, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara adaylarının Mansur Yavaş olduğunu açıkladı, ama Akşener dün partisinin grup toplantısında bir şiir üzerinden Yavaş'a korkak dedi. Şiirin o bölümü şöyle:
"Kopunca bir büyük savaş,
Er tez gider, korkak yavaş..."
'Korkak Yavaş' kısmı okunduğunda salondan şiddetli alkış gelmesi manidar.
Demek Akşener, Mansur Yavaş'ın Kılıçdaroğlu tarafına geçip kendisini yüzüstü bırakmasını affetmemiş.
Mansur Yavaş, artık rahat uyuyamaz.
Buradan İmamoğlu'nun da uykularının kaçacağını anlıyoruz.
CHP ve destekçisi medya, köşe yazarları İYİ Parti'nin hayır kararı ile âdeta şok oldular. Bizim mahalleden uzaklaştırılan eski kalemşorlar bile afallamış.
İYİ Parti GİK toplantısı devam ederken, CHP'ye çalışan TV kanalları partinin önünde canlı yayındaydılar.
Öyle çocukçasına yayın yapıyorlardı ki, şaşardınız. Sanki konuşmaları toplantıya aktarılıyormuş gibi "toplantıdan müjdeler geliyor, teşkilatlar işbirliği istiyor, estek köstek..."
Ama bu heveskâr tutumu, Özgür Özel başlattı. CHP'yi, farkında olmadan İYİ Parti'ye öylesine mahkûm vaziyete soktu ki...
CHP'nin marka yazarı İsmail Saymaz ve Fatih Portakal, eşekten düşmüş gibiydiler (Eşekten düşmek attan düşmekten tehlikelidir...) .
İsmail Saymaz; "Ben iki İYİ Partili yönetici ile konuştum, teşkilatlar işbirliği istiyor, dediler. Bu karar teşkilatlara rağmen alınmıştır" diye karalar bağlarken, Fatih Portakal Sözcü TV'de, "İYİ Parti, şimdi görür Hanya'yı Konya'yı..." diye bozuk atıyordu.
Akşener, 6'lı masadan kalktığında CHP canibinden edilen küfürler, hakaretler yine başladı.
Çok bozuldular gerçekten...
Özgür Özel, önce İYİ Parti tabanına açıktan yağ çekiyor:
"İYİ Parti'nin seçmenleri gerçekten iyi insanlar. Sakın İYİ Parti, GİK'te bir karar verdi diye İYİ Parti ile bir sıkıntımız olduğunu düşünmeyin..."
Bundan sonra A planını açıklıyor:
"Bu yol, bu yürüyüş bizim, Halk Partililerin tek başına yürüyeceği bir yol değildir. Bundan sonra ittifak arayışımızı toplumsal tabana yayacağız."
Demesi şu; "Bakmayın siz İYİ Parti yönetiminin kararına. İYİ Parti'ye oy veren seçmen, adaylara bakacak, İstanbul ve Ankara'da CHP'yi destekleyecek..."
İşte bu tam züğürt tesellisi.
Sanki İstanbul ve Ankara'da, seçmeni çok olumlu etkileyecek yeni adaylar çıkaracaklarmış gibi savuruyor.
Ekrem İmamoğlu İstanbul'da, Mansur Yavaş Ankara'da seçmeni hangi icraatları, çalışmaları, başarıları ile etkileyecek ki, İYİ Partililer, işte şimdi aradığımızı bulduk diyecekler...
İYİ Parti'nin, CHP ile işbirliğini reddetmesi, evet CHP'yi gerçekten sarstı.
Şu anda CHP'de konuşulan, "Özgür Özel, İmamoğlu'nun güdümünde" tespiti, CHP'nin adaylarının belirlenmesinde sıkıntı doğuracaktır.
Mesela şimdiden "İstanbul'un ilçelerini İmamoğlu ben belirleyeceğim" diyor.
Sabah'ta Mahmut Övür Salı günü şunu yazdı:
Gazeteciler de doğal olarak şu soruyu Özel'e sordular: "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun adaylık süreciyle ilgili Genel Merkez'e müdahalelerde bulunduğu" doğru mu?
Özel'in cevabı bir hayli manidar:
"Ama tabii İstanbul ile ilgili adaylıklarda, İstanbul özelinde İl Başkanı, Ekrem Bey, Genel Merkez ile hep birlikte böyle oturulup bakılacaktır meseleye. İstanbul dışındakilerle zaten İstanbul Büyükşehir'in bir ilgisi yok."
Özgür Özel'den, İmamoğlu'na ilk fren.
Siyaset bu, Kılıçdaroğlu Özel için "Baba oğul gibiyiz" demişti, gördük.
Özel, İmamoğlu için "kardeş gibiyiz" dedi, göreceğiz.
Olmaz demeyin, Özel, "Şu İmamoğlu kaybetse de, ağız tadı ile bir CHP Genel Başkanlığı yapsam" diye düşünemez mi?
(Başlığı okuyanların çoğu "ikisi de görecek" demişlerdir...)