CHP ile HDP arasındaki ittifak her geçen gün kendini daha açığa vuruyor.
Artık karşımızda tek bir blok var: CHP-HDP bloku...
Her iki parti de Baasçı.
Her iki parti de Suriyeci.
Her iki parti de İrancı.
Her iki parti de Türkiye düşmanı ne kadar ülke veya çevre varsa onlarla müttefik.
Her iki parti de terör destekçisi.
Tabii seküler terör örgütlerinin destekleyicisiler. IŞİD gibi örgütlerin değil.
Her iki partinin gözünde IŞİD terör örgütüdür ama PKK değil!
PKK’nın Suriye’deki kolu PYD-YPG hiç değil!
DHKP-C terör örgütü değil!
İlahir...
CHP, Türklerin Baas Partisi.
HDP, Kürtlerin Baas Partisi.
Her ikisi de Suriye’nin Baas partisi ve hükümetiyle can ciğer kuzu sarması.
Her anlamda ve her alanda tam bir dayanışma içindeler Suriye’deki eli kanlı Baasçı diktatörle. Bakmayın siz “diktatörlük” üzerinden karşı söylemler geliştirmesine, gerçekte her iki parti dibine kadar diktatoryal bir anlayışa ve geçmişe sahipler. Dahası, en sevdikleri de hep eli kanlı diktatörler, darbeciler vs...
Halkın seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “diktatör!” diyen her iki parti, ne hikmetse yüzbinlerce vatandaşının kanından sorumlu olan Esed diktatörünün arkasında hizalanıyor. Esed’in rejimi çökmesin diye her iki parti de canhıraş bir biçimde mücadele ediyor. PKK Suriye’de Baasçı diktatörlüğün Şebbihası, yani paramiliter unsuru olarak vazife görüyor.
HDP ile CHP ise aynı diktatörlüğün siyasi şebbihası rolünü oynuyor. Artık bu CHP ile HDP arasında hiçbir fark olmadığı görüldü. Devletimiz Suriye vb. dış güçlerin Türkiye üzerine saldırttığı PKK ile haklı bir mücadele sürdürdüğünde bir bakıyorsunuz CHP ile HDP aynı ağzı kullanarak “Katil devlet!” diye bağırıyor. HDP zaten PKK’nın partisi. Dolayısıyla ne PKK’yı ne de PYD-YPG’yi terörist örgüt olarak kabul eder.
Bir bakıyorsunuz CHP de aynı bakış açısına sahip. PKK’ya yönelik tek laf etmediği gibi kalkıp PKK terörüne arka çıkıyor. PKK’nın Suriye kolunu terörist olarak görmediğini söylüyor.
CHP ile HDP “Katil devlet!” söyleminde ortaklaşıyor. DİSK’in kongresinde bu bir kez daha somut bir biçimde görüldü. Hangi terör örgütlerinin yandaşı veya bileşeni olduğunu bildiğimiz unsurlar DİSK kongresinde “Katil devlet!” diye bağırırken Kılıçdaroğlu ile Demirtaş gülerek yerlerinde oturmaya devam ediyor.
Salonda bulunan AK Partili Bakan Süleyman Soylu ise salonu büyük bir onurla terk ediyor.
“Katil devlet!” söylemi Kılıçdaroğlu’nun zerre kadar rahatsız etmiyor.
Terör örgütlerine arka çıkan ve Türkiye düşmanı ne kadar ülke veya çevre varsa kendini onların safında hizalandıran Kılıçdaroğlu CHP’sinin hâlâ “Atatürk’ün partisi” olduğuna inananlar varsa ne diyeyim! Dersim katliamını “İsyan vardı, o yüzden bunlar oldu!” argümanıyla savunan CHP ne hikmetse PKK kalkışmasını görmezlikten geliyor. Yani Dersim katliamını haklı göstermeye çalışırken kullandığı argümanla çeliştiğinin farkına bile varmıyor.
Oysa Dersim’de isyan olduğu için katliam olmadı.
Dersim’de önceden planlanmış bir te’dip harekatı dolayısıyla insanlar dağlara sığındılar ve süreç içinde bir isyan görüntüsü oluştu.
Dersim’deki bilinçli bir katliamdı. Ama PKK gelip şehirleri işgal ediyor. Arkasındaki malum güçlerin kendisine sağladığı ağır silahlar ve mühimmatlarla...
Devletin polisini ve askerini öldürüyor... Kürt halkına karşı büyük bir zorbalık yapıyor.
Devlet hem Kürt halkını korumak, hem de kamu düzenini tesis etmek için karşılık verdiğinde Kılıçdaroğlu rahatsızlık duyuyor.
Tıpkı HDP’nin ve Kandil’in ağzıyla devleti katillikle suçluyor!
Diyeceğim o ki, bu CHP ile bu HDP arasında artık hiçbir farklılık yok.
O yüzden ayrı-gayrı durmalarına da gerek yok.
Her iki parti kendilerini lağvedip yeni bir parti çatısı altında bir araya gelmelidirler.
Kuracakları Baasçı partiye isim bulma işini de onlara bırakıyoruz artık.
Sahiden birbirlerine çok yakışıyorlar. Böylelikle maskeler de düşmüş olur.