İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 14 Mayıs 1950 Demokrasi Zaferi'nin 72.yıl dönümünde gazetecilerle sohbet ettiği sırada çok kritik bir bilgiyi paylaştı... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir AB üyesi ülkenin büyükelçisiyle neler konuştuğunu anlattı... Ve bu bilgiye de nasıl ulaştıklarını. Önce oradan başlayalım... Zira özellikle Kılıçdaroğlu bu herkesten gizlediği temasları bir bir ortalığa saçılınca kendisinin izletildiğini, telefonlarının dinletildiğini, peşine adam takıldığını falan iddia ediyor... İçişleri Bakanı dün açık açık söyledi; "...Allah'tan bu ülkede CHP içinde de bu vatana ihanet içerisinde olanlara karşı içi cız eden, bunları nerede konuşulmuşsa oradan bize nakledenler var da böylesi bir tabloyu ortaya koyabiliyoruz..." dedi. Neymiş demek ki; peşine adam falan takılmamış... Üzerinde dinleme cihazı vesaire yokmuş. Yanında, yakınında, devletine, milletine, bayrağına bağlı vatansever adamlar varmış ki, ihaneti faş etmişler... Üstelik anlaşılıyor ki, çok çok yakınında bu kişiler Sayın Kılıçdaroğlu'nun... Öyle yakınındalar ki, kapalı kapılar arkasında konuşulan konulara hakimler...
Neymiş o kapalı kapılar arkasındaki konuşmalar?
**
Sayın İçişleri Bakanı Soylu sadece bir kaç başlık verdi. Anlaşılıyor ki devletimizin elinde daha fazla bilgi ve ayrıntı da var... Kılıçdaroğlu, bir AB üyesi ülkenin büyükelçisiyle bu devletin şerefli bir bakanı olan Akif Çağatay Kılıç hakkında konuşmuş... Sayın Bakan'ın sözlerinden anlıyoruz ki Avrupalı dostu Sayın Kılıç'tan pek de memnuniyet duymuyormuş... Olaya bakın... CHP'nin başındaki bir isim, bir büyükelçi ile karşılıklı oturmuş bu devletin bakanlarını çekiştiriyor... Sayın Bakan büyükelçinin ismini vermiyor fakat rahatsızlıktan anlıyoruz ki, görüşülen kişi Alman Büyükelçisi... Bunu teyit edemiyorum ama bütün işaretler aynı adresi gösteriyor...
**
Bak arkadaş, hangi ülke olursa olsun... Hangi büyükelçi olursa olsun... Bu durum asla ve asla kabul edilemez... Sadece tek başına bu skandal için bile Sayın Kılıçdaroğlu'nun, bu milletten özür dilemesi gerekir... "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Atatürk'ün koltuğunda oturan kişinin, bu ülkenin bakan ve bürokratlarını AB büyükelçileriyle müzakere etmesinin izahı mümkün değil...
**
Sadece bu da değil.. 2023'te kaç milletvekili çıkacağından millet ittifakı seçimi kazanırsa paydaşlarına koltukların nasıl dağıtılacağına kadar... Aklınız alıyor mu?.. Ama bu ne artık ya... Dahası da var... Denmiş ki o konuşmada; "...2023 seçimleri sonrası, 2 ya da 3 yıl içinde yeniden seçime gidilecek..." Bir dakika arkadaş!.. Neyin hesabı yapılıyor burada?.. Ne demek seçimlerden sonra 2 ya da 3 yıl içinde bir daha seçim yapılacak olması?.. Ne gelecek 2023'te seçilecek olan cumhurbaşkanının başına?.. İstemediğiniz biri seçilirse antidemokratik yollarla mı devireceksiniz?.. 2016'daki gibi şehit etmeye mi kalkacaksınız?.. Neyin planlaması bu... İçişleri Bakanı Soylu'nun bu açıklamalarının ardından CHP'de bu millete bağlı, toprağına, bayrağına, vatanına sevdalı insanların açıkça dönüp genel başkanlarına bunun hesabını sorması lazım... Basit bir açıklamayla geçiştirilebilecek bir durum değil bu...