Günlerdir tartışıyoruz;
“Kim sızdırdı.., neden sızdırdı.., nasıl sızdırdı.., sızma gazetecilik iyi midir, kötü müdür?!..”
Neyse.., sızdıran taraf bulundu; BDP...
Ama Demirtaş’ın dediğine göre vekiller değilmiş...
(Sızdıranın çaycı olduğu söylenmişti... BDP’nin çaycısı tutanakların bir kopyasını para karşılığında Milliyet’e satmış... Yani bu rivayete göre sızdıran, BDP’nin içine sızan hain bir çaycı!..)
Demirtaş sızdıranı Salı günü açıklayacaklarını söylüyor... Zira sızdırma soruşturmasında sona gelinmiş...
Peki, harala gürele tartışılan bu sızma, müzakere sürecine o korkulan darbeyi mi indirdi?..
Hayır...
Çünkü bu ülkede barışa karşı provokasyon, vakayı adiyedendir!.. Ve bu yüzden artık biz, provokasyonlara karşı şerbetliyiz...
***
Tabii ki müzakere sürecinden herkes memnun değil...
Örneğin Türk ve Kürt milliyetçiliği üzerinden ekmek yiyenler rahatsız...
En önemli sorununu çözmüş ve enerjisini boşa harcamayan Türkiye’yi kendileri için tehdit gören küresel aktörler tedirgin...
Örgütün yönettiği sermaye ile geçimini sağlayan büyük bir kitle işsiz kalma korkusu yaşıyor...
Ve bir kısım BDP’liler.. Barış ortamının BDP’nin siyasi geleceğini olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyorlar.
AK Parti bölgede zaten çok güçlü... Siyaseten büyük bir risk alarak terör sorununu çözen AK Parti’ye Kürterin desteği artar... Bu da BDP için sıkıntılı bir durum...
Demem o ki, BDP’nin bir kanadı (PKK’nın bir kanadında olduğu gibi) Baldıran zehiri içmeye henüz hazır değil!...
MHP zaten konu dışı!... Süreçten rahatsız olmaları gayet normal... Müzakereler başarılı olursa, MHP kaybeder... Belki de CHP gibi ‘Yeni MHP’ dönemi elzem olur!...
Gelelim CHP’ye?...
Sonda söyleyeceğim şeyi baştan söyleyeyim...
“Müzakerelerin sonucu ne olursa olsun CHP her türlü kaybeder...”
Zira barışa katkı adına hiç bir strateji yok... Hiç bir konuda proje üretemeyen CHP, doğaçlama siyaset alışkanlığından da vazgeçmiyor!
Gerçi Kılıçdaroğlu müzakereler için ‘yeni bir kredi açtık, sorunu çözün’ dedi...
İyi ki de, kredi açtı!...
Birgül Ayman Güler ‘Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz..’ açıklamasıyla ilk ödemeyi yaptı!...
Ardından Haluk Koç devam etti... BDP’li vekiller için “O kaba Türkçeleriyle...” ifadesini kullanarak Kürtlere ‘zarif’ bir göndermede bulundu!...
Ve sonunda krediyi açan Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu;
“İmralı görüşmelerinde devlet kanun dışına çıktı... AK Parti’nin hukuk dışı yöntemlerle İmralı’yla görüşüyor... Terör konusunda MİT’in devreye girmesi doğru ve yasal değil... MİT yasasında görevleri sayılmış. Onun dışında MGK’nın vereceği görevleri yapar. MGK bunlara böyle bir görev vermiş mi, vermemiş mi? MGK’da alınan böyle bir karar var mı?...”
MİT’in dışında Öcalan ile kimin, hangi kurumun, nasıl görüşebileceğini açıklamamış... Lakin anlaşılan o ki, Kılıçdaroğlu’nun verdiği kredi çoktan bitmiş...
Bakalım CHP’nin ‘barış sürecine katkısını’ değerlendirecek olan halk, seçimlerde CHP’ye nasıl bir kredi açacak?!...