Öztürk Yılmaz’ın ‘Türkçe ezan’ çıkışı partiyi karıştırdı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu net bir dille bu talebe karşı çıktı. Öztürk Bey de disipline sevk edildi.. Anlıyoruz ki partide böyle bir hassasiyet var.. Sahiden durum buysa eğer yani değerler konusunda bir hassasiyet varsa yani.. Merak bu ya, açık açık ezanı hedef alarak hakaretler yağdıran Sera Kadıgil’e neden kızmadınız? “İnandığınız Allah’ınız sizin de belânızı versin” diyen Canan Kaftancıoğlu’na neden bozulmadınız?.. “Niye kadınların saçlarını kapatıyoruz, erkeklerin gözünü bağlayalım!..” diyen Muharrem İnce’yi neden disipline sevk etmediniz? Doğru söyleyin Kemal Bey.. Sahiden Türkçe ezana karşı mısınız yoksa yerel seçim öncesi bir çuval inciri berbat etti diye mi tepkiniz Öztürk Yılmaz’a?..
Kemal Kılıçdaroğlu yapabildiğine göre ben de yaparım!
Öztürk Yılmaz’ın ‘Türkçe ezan’ çıkışıyla birlikte yeni bir şey öğrendik.. Meğer Öztürk Bey, partinin tepesine dikmiş gözünü.. Hatta bu başına gelenlerin bundan olduğunu zannediyor.. Diyor ki; “Benim bir hazırlık içinde olduğumu gördü Kılıçdaroğlu, ondan böyle yapıyor..” Elbette her politikacının hayali daha da ileri gitmektir.. Hepsi günün birinde ülkeyi yönettiği günleri hayal eder.. Suç da değil bu ayıp da.. Fakat CHP gibi bir partinin 1 numaralı koltuğuna oturmak, herhalde bu kadar kolay olmamalı.. Peki ama neden sabah erken kalkan, ‘ben de CHP’ye genel başkan olabilirim’ diyor, hiç düşündünüz mü?.. Sanırım bu motivasyonun ana kaynağı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bile bu işi yapabiliyor olması.. Kılıçdaroğlu’nun senelerdir o koltukta oturması, herkese, ‘o yapabildiğine göre ben de yaparım’ ümidi veriyor..
PKK’nın yöneticilerini arıyorsan söyleyeyim, nerede çıkardıysan oradadır!
Rahmetli anneme ne zaman bir eşyamın yerini sorsam;‘Nereye koyduysan oradadır’ yanıtını alırdım.. Şimdi eşim de çocuklara aynı yanıtı veriyor.. “Anne siyah pantolonumu gördün mü?” Didem’in cevabı; “Nerede çıkardıysan oradadır”..
ABD, 3 PKK yöneticisinin yerini bildirene 12 milyon dolar ödül verecek.. Haberi okuyunca, benim de ilk tepkim bu oldu; Biri ABD’ye söylesin lütfen, nerede çıkardılarsa oradadır..
Tutuklandığı yasaklandığı yıllar değil de bugünlermiş baskı günleri!
Posta Gazetesi’nden Alev Gürsoy Cimin muhteşem bir röportaj yapmış.. Edip Akbayram’ı konuşturmuş..Edip Akbayram da Türkiye’nin karanlık geçmişinde; “baskılar, işkenceler, kelepçeler, gözaltılar, zindanlar…” olduğunu anlatmış ve eklemiş; ‘hayatımda bu kadar baskıcı bir dönem daha görmedim’.. Yani diyor ki Edip Akbayram, çalışma yasağı verdikleri yıllar oldu bana… Diyor ki hazret, gözaltına alındım, tutuklandım bile.. Diyor ki büyük yorumcu, ‘karımın bileziklerini sattım darbe yıllarında namerde muhtaç olmadım’… Ve ekliyor; “Hayatımda bu kadar baskıcı bir dönem daha görmedim..” Edip Akbayram öyledir.. 20 senedir yeni bir tek bir şey üretmemiştir.. Sadece ara ara çıkıp hükümete falan saydırır, konforlu yaşamına devam eder.. “En baskıcı” dediği dönemde mikrofonlara, ’diktatörler fazla yaşamaz’ türü laflar da etmişti, yine de Edip Akbayram’ın kapısını çalıp da; ‘kime diyorsun hemşehrim’ diye soran olmadı.. Ama plak yapamaz hale geldiği, tutuklandığı, yasaklandığı yılları da değerlendirerek, ’en baskıcı dönem’ olarak bugünleri ilan etmiş.. Bravo valla..