Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı, çok önemli bir karar verdi.. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şikayeti ile El Bab şehidi Ramazan Taşkın'ın ailesine açılan soruşturmada 'kovuşturmaya yer olmadığına' hükmetti.. Hatırlayın, Samsun’daki şehit cenazesine gönderilen CHP çelenkleri, şehit yakınları tarafından istenmemiş ve boş bir bahçeye atılmıştı. Şehit yakınları "HDP ile işbirliği yapanların çelengini istemiyoruz" diyerek tepki göstermişti.. Bu durumu Kılıçdaroğlu yargıya taşıdı.. Yargı da son sözünü söyledi, ‘kovuşturmaya yer yok’ dedi.. Demem o ki, eğer PKK’nın doğal müttefiki olan CHP, yine bir şehit cenazesine çelenk yollamaya kalkarsa, kaldırıp çöpe atabilirsiniz.. Cezası yok.
Kasetli dizaynda hedef saptırma!
Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, iki gün üst üste siyasetin kasetle dizaynı başlıklı yazılar kaleme alarak, hükümetin FETÖ ile işbirliği yaptığına dair ithamlarda bulunuyor.. Kendisi de FETÖ mağduru olan Sedat Ergin’in, kasten örgütü aklayacak bir yazı yazacağına inanmam.. Sadece atladığı iki detay var, onu hatırlatmak isterim.. Mesela, Devlet Bahçeli’nin bugün aldığı pozisyon.. Eğer 11 MHP’li yöneticinin devrilmesine yol açan kaset kumpasından Erdoğan da sorumlu ise Bahçeli bunu fark etmemiş olmalı.. Baykal’ın kaseti ile ilgili olarak ise önüne bilgisi geldiği an, yayınların durdurulması için ne gerekiyorsa yapılması talimatı verenin bizzat Erdoğan olduğunu Deniz Baykal da biliyor.. Bunları da eklemek gerek belki analizlere..
Yıldız’dan ırkçı çıkmaz
Yıldız Tilbe ırkçılıkla suçlandı.. Yine Hürriyet tarafından.. Aynı gazete Temmuz 2014’te de Yıldız Tilbe için, birinci sayfasında “Nefret suçundan yargılansın” başlığını atmıştı.. “Aşağılık ve vahim sözler” diye sunmuştu ünlü sanatçının feryadını.. Detayına girmeyeceğim.. Müslüman kıyımı yapan siyonizme açıkça meydan okumak istemiş fakat sapla samanı birbirine karıştırınca yanlış anlamaya müsait sözler sarf etmişti.. Logosunda “Türkiye Türklerindir” yazan bir gazete ise Tilbe’yi “ırkçı” ilan etmişti.. Şimdi de dilini anlamadığı bir şarkıcı adayıyla çalışmak istemediğini söylediği için, aynı gazetenin vazgeçilmez yazarı Cengiz Semercioğlu ‘ırkçı’ diye saldırıyor.. Ahmet Kaya’yı “Kürt” olduğu için, Hrant Dink’i “Ermeni” olduğu için adım adım lince ve nihayetinde ölüme götüren yolun paket taşlarını dizen zihniyetin, Yıldız Tilbe’den ‘ırkçı’ çıkarma gayretini şaşkınlıkla izliyorum..
Günün Fıkrası
Amerikan Başkanı Trump, İran’ı teröre destek vermekle suçlamış..
'İntikamın alınacak'
Gökhan Doğanay isimli türkücü silahlı saldırıya uğradı geçen gece.. Seyfi Doğanay’ı tanırdı bizim kuşak.. Acılı arabeskin en acılısı.. Gökhan Doğanay onun yeğeniymiş.. Bir türkücü neden vurulur ki?.. Hiç hikaye yazmayın.. Bizde öyle “.. Play it Sam, sing it Sam ..” durumu olmaz.. Gelin biraz daha beyin fırtınası yapalım.. Gökhan Doğanay’ın, 2015’te yaptığı “intikamın alınacak, kanın yerde kalmayacak” diye bir türküsü varmış.. Tek tek dinledim sözlerini bir şehidin yası falan değil.. Bildiğin cinayete kurban gitmiş birinin arkasından yazılmış.. Cinayete kurban gitmiş, önemli birinin ama.. Acaba bu kurşunlamanın şifreleri o türkünün sözlerinde mi gizli?..
Şimdi de bana mı sardı?
Odamda oturmuş bilgisayardan bir video izliyordum.. İçeri giren dostum, ekranı görünce; “.. ne oldu şimdi de sana mı sardı?..” dedi.. Evvelâ dostumun yüzüne baktım.. Sonra da ekrandaki eski dostuma.. Bir kaç saniye içinde onlarca farklı duyguyu yaşadım.. Hayal kırıklığı, üzüntü, öfke, şaşkınlık.. Sonra dedim ki kendi kendime; “.. böyle bilinmek ne feci bir şey..”