Ülkenin kurucu partisi olmakla övünen CHP ile siyasi kimliği henüz anlaşılamayan ama kendine ısrarla “merkez parti” diyen İyi Parti, Türkiye kamuoyunda büyük tepkiye yol açan terör destekçileriyle yan yana, yanak yanağa gelmekten neden rahatsız olmuyor?
Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı dışında kayda değer ortak bir siyasi yakınlığı olmayan CHP, İP ve SP’nin söylemleri ve siyasi pozisyonları nasıl olur da 1970’lerin ortasından beri ülkede kan döken PKK’nın çizgisiyle ve pozisyonuyla kesişebilir?
Nasıl olur da tesadüfle, “n’apalım yani biz muhalefetiz” efelenmesiyle açıklanamayacak kadar çok başlıkta PKK ile aynı noktada buluşur gazi Meclis’in üyeleri?
Neden rahatsız olmazlar bundan?
Nasıl huzursuz olmazlar?
2010’dan bu yana Türkiye bir çok kez sofistike saldırıya maruz kalırken ve devlet ve millet Erdoğan’ın şahsında çelikten bir iradeyle direnirken, canıyla malıyla askere yolladığı evlatlarıyla, dualarıyla Türkiye’nin bağımsızlığı, birliği dirliği için mücadele ederken nasıl olur da her seferinde burada değil orada kalır CHP?
Parti siyasetini aşan milli mevzularda bile bu kadar mızmız, bu kadar gevşek olunabilir?
Bunlar yaşanırken CHP ve İP kurumsal yapısına, tek tek şahıslara Kandil ve Pensilyanya’dan gelen iltifatlara tav olunur?
Hem, PKK’nın güç birliği çağrılarına cevap vermeyi bile zül sayarız, deyip hem de terör örgütleriyle aynı koordinattan ses vermek neyin nesidir?
Ve elbette, CHP’nin vatansever tabanı, İyi Parti’nin devletine milletine imanlı destekçileri nasıl sessiz kalabilir bu ihanete, bu gaflete dalalete?
***
Geniş zamanlı bütün bu sorgulamaları pekiştiren bir faaliyetle bir kez daha gündem oldu CHP.
PKK ajandasından kopmadığı herkes için ayan olan Demirtaş hayranlığıyla!
O Demirtaş ki Kandil’in sokak talimatına aynen uyarak, HDP eş başkanı sıfatıyla sokak çağrısı yapmış, PKK’nın sivil katliamında azmettiricilik görevi almıştı.
O canların hesabını vermedi henüz.
Aradan 6 koca yıl geçti, PKK’lılar için övgü dolu kitaplar yazdı ama ölümlerine sebep olduğu 52 sivil için tek satır özür dilemedi, hala.
Çünkü onu mazur görenler var.
Çünkü onu böyle ellerindeki kanla seven, anlayış gösteren, demokrasi aşığı, barış elçisi falan sananlar var.
Her fırsatta kefil oluyorlar kendisine.
İşte bakın, Kemal Kılıçdaroğlu’nun karısından başlayarak Ekrem İmamoğlu’nun karısına varana kadar CHP örgütü Demirtaş’a hayranlığını ve şükran duygularını iletmek için her an hazır kıta.
Fakirlere kurban eti dağıtırken PKK’lılarca katledilen 15 yaşında Yasin Börü’nün evine taziyeye, mezarına ziyarete gitmediler ama toplaşıp Demirtaş’ın tiyatrosuna gitmişler!
Çocuklarının HDP tarafından PKK’ya teslim edildiğini söyleyen ve bu nedenle 135 gündür Diyarbakır’da HDP il binası önünde evlat nöbeti tutan anne babaları bir kez bile ziyaret etmediler ama cezaevindeki Demirtaş’ı defalarca ziyaret ettiler.
Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nun karısı yanlarına pastalarını, hediyelerini ve yaranmaya yatkın suratlarını alıp Demirtaş’ın eşinin doğum gününü kutlamaya gittiler.
PKK’yı şirinleştirme tiyatrosunu alkışlamaya, Demirtaş’a yalnız değilsin, süpersin demeye gittiler.
Tam kadro. Selvi Kılıçdaroğlu, Dilek İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu, Pervin Buldan, Başak Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Hüda Kaya, Erdem Gül, Barış Yarkadaş.
Meral Akşener neden yok aralarında, anlaşılır gibi değil. Kadroyla gayet uyumlu hal bu ki.
İfade etmekte mahsur yok.
CHP artık HDP’dir. Deniz Baykal tasfiyesini gerçekleştirenlerin maksadı hasıl olmuştur.