CHP ve MHP genel başkanlarının ortak aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu göstermeleri Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaderini değiştirmez ama Türkiye’nin siyasal karakterinin değiştiğini kesinlikle gösterir. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, son 10 yılda yaşanan muazzam değişime boyun eğerek bu ülkenin yönetiminde artık muhafazakar karaktere sahip olmayan bir profilin mümkün olamayacağını ilan ettiler. Siyasetin ve idarenin kuralıyla toplumun genel eğiliminin birleşmesi gerekiyordu; dün bu konudaki son büyük direnç de kırıldı.
Kim, bu ülkenin bir, iki, üç numaralı koltuklarına aday olacaksa, kim Türkiye’yi idare etmeye niyetleniyorsa referansını ya muhafazakar gelenekten almalı ya da o geleneğin onayladığı biri olmalı.
Değişim budur...
Erdoğan, bu haberi duyduğunda herhalde koltuğuna yaslanıp tebessümle başını sallamıştır. Nereden nereye...
10 yıl önceye kadar, bırakın 10 yılı 3-5 yıla kadar red ve inkar objesi olan kimlik bugün siyasette tek çıkış yolu haline geldi. Başbakan, o değişimin lideri olarak çatı adaydan memnun olmasın da ne yapsın...
CHP adayını Sosyalist Enternasyonal’den değil, İslam Teşkilatı’ndan buluyor.
MUSTAFA KEMAL'İN KOLTUĞUNA KEMALİST BİR ADAY ÇIKARTILAMADI
Kemalizmin kalesi olan parti toplumun önüne Kemalist kimliğiyle temayüz etmiş bir isimle çıkamıyor; tarihin ve toplumun yürüyüşüne teslim olarak illa da muhafazakar bir isme mecbur oluyor.
Mustafa Kemal’in koltuğu için bir Kemalist’in düşünülememesi; böyle bir adayın toplum tarafından seçilemeyeceğinin kabulü, önemli bir gelişmedir. Böyle bir adayla seçime dahi girilme cesaretinin gösterilememesi bir devrin sonunu ilan etmektedir.
Adayın adı Kemal Derviş, Yılmaz Büyükerşen, Deniz Baykal, Nur Serter, İlker Başbuğ ya da Kemal Kılıçdaroğlu değil, Ekmeleddin İhsanoğlu’dur...
Çünkü, sayılan isimlerin hiçbirinin kesinlikle sandıktan çıkamayacağı biliniyor. O zaman geriye bir umut kalıyor. Hiç olmazsa bir “muhafazakar” aday olsun. Olsun da Erdoğan’ın oylarını azaltsın...
YENİ TÜRKİYE'NİN VE SİYASAL DEĞİŞİMİN ZAFERİ
Görünen o ki CHP-MHP yine de Çankaya’yı kazanamayacak... Ama, adayın kimliği olmasa da aday profili sayesinde Yeni Türkiye kazandı. Adayın ismi, aslı varken taklitlere bakılmayacağı için yanlış, ama aday profili değişimin zaferini ilan ediyor. Ne kadar farkında bilinmez ama CHP, bu kararıyla şimdiden sonraki siyasal yönelime de güçlü bir destek vermiş oldu. AK Parti’nin elitleriyle ve kararlarıyla şekillendirdiği siyasal yapıyı onaylayarak halk oyuyla seçilecek yeni Cumhurbaşkanı’nın elini de rahatlattı.
Evet, muhafazakar aday fikri kesinlikle doğrudur ama seçilmek için bu özellik yetmeyecektir. Bugünün Türkiyesi’nde adayın aynı zamanda demokrat, değişimci ve mutlak surette sahici olması şarttır. Siyasal varlığını bu ilkelere karşıtlık üzerine kurmuş partilerin adayı ise ne demokratlık, ne de sahicilik konusunda bir pırıltı sunmamaktadır.
AK Parti’nin adayına oy vermeyi düşünen hiç kimse Ekmeleddin İhsanoğlu aday oldu diye kararını değiştirmez. Çankaya’da mütedeyyin bir ismi görmek isteyen hiçbir seçmen bu arzusu için AK Parti dışında ikinci bir adres aramaz. Özetle, yüzde 70’e yakın geniş muhafazakar-mütedeyyin-yenilikçi seçmen tabanı, kendisine benzeyen bir adayı tercih edecekse bunu CHP’nin aklıyla yapmaz.
CHP tabanının ne yapacağına gelince... Bu soruda hiç şüphesiz siyasal tarihimizin en büyük merak konusu yatıyor. Zira CHP seçmeni böyle bir tecrübeyi hiç yaşamadı. Köklü bir siyasal gelenek zor ve benzersiz bir seçimle karşı karşıyadır.