izahıyla ABD ile ilişkilerini düzeltmek istiyor; ancak hala bu ülkeyle ilgili algısı net değil. Bu yüzden doğru bir yol haritası, ilişki kurma biçimi de belirleyemiyor. Aynı ‘net olamama’ durumu ‘başörtüsü’ konusunda da var, 29 Ekim resepsiyonuna katılma konusunda da, Mustafa Sarıgül’ü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapma konusunda da...
Kılıçdaroğlu’nun “Başörtüsüne karşı değiliz, milletvekili adayımız da olabilir” sözü manşete taşınıyor ama dün partisi “TBMM’nin gelenekleri yasalardan, tüzükten daha önemlidir” diyerek,hac farizasını yerine getiren AK Partili kadın milletvekilleri TBMM’ye başörtülü gelirse “Ecevit’in 28 Şubat sürecinde Merve Kavakçı’ya gösterdiği tepkiden aşağı kalmayacak bir tepki verileceğini” açıklıyor!
Kılıçdaroğlu yine “başörtüsüne karşı olmadığını; AKP’lilerin başörtüsünü istismar ettiğini” söyleyecek. Kamuda başörtüsünün serbest bırakılmasına yönelik halk desteği yüzde 70’leri aşmışken bu iddia ne kadar inandırıcı olacak? Hadi kendisinin de istediği gibi Sarıgül İstanbul’da aday oldu, bu sözü savunabilecek mi?
Bildiğimiz Sarıgül başörtüsü konusunda bugün CHP’nin yaptığını asla yapmaz, savunmaz da. CHP, daha aday göstermeden Sarıgül’ün elini zayıflatmaya başladı bile.
29 Ekim ‘cumhur’a kutlu olsun...