19 Mayıs gösterilerindeki tuhaf ‘jimnastik’ hareketleri (ki aslında bunların sporla ilgisi olmayıp Cermen mitolojisine dayandıkları söylenir) gibi, okullarda okutulan Kemalist ant da 1930’lu yıllarda esen Nazizim-Faşizm rüzgârından mütevellit bir ritüeldi.
Yeni Türkiye’de yeri yoktu.
Ve dün itibarı ile tarihe karıştı.
Kamudaki başörtüsü yasağı da -şimdilik birkaç istisna ile- kaldırılmış bulunuyor.
Öte yandan, Süryani vatandaşlarımızın mülklerinin iadesi süreci de başladı.
Demokratikleşme paketini büyük bir süratle hayata geçiriyor hükümet.
Yeni Türkiye yolunda süratle ilerliyoruz.
Ülkenin en büyük iki muhalefet partisi ise, zamanı nasıl durdurabileceklerinin hesabıyla meşgul.
Kılıçdaroğlu, CHP Meclis Grubu toplantısında yaptığı konuşmada Nazizim-Faşizm yadigârı “Andımız”ı militanca savundu.
Bahçeli, MHP’nin mitinginde bağıra çağıra “Andımız”ı okuttu.
Muhalefetlerinin merkezine “Ey Büyük Atatürk”ü, “Ne mutlu Türküm diyene”yi oturttular.
Gelecek seçimlere “CHP 1933” ve “MHP 1933” isimleriyle girsinler bari.
Yakışır.
***
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı ve hükümetin uygulamaya koyduğu demokratikleşme paketinin bir seçim paketi olduğunu söylüyor.
Demiş oluyor ki: ‘Başbakan, halkın beklentilerini karşılayarak seçim yatırımı yaptı.’
Ne güzel bir itiraf.
Demokratikleşme paketinin halkta genel olarak memnuniyetle karşılandığını ve AK Parti’nin itibarına itibar kattığını kabul ediyor demek.
Öyleyse, pakete itirazı ‘maşeri vicdana itiraz’ anlamına gelmez mi?
İyimser olalım ve Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’dan daha demokrat olduğunu, pakete itirazlarının gerçekten daha demokratik bir Türkiye isteyişinden ileri geldiğini, mesela “Basın özgürlüğü ile ilgili düzenleme niye yok?” diye sorarken samimi olduğunu varsayalım...
Buyursun, Türk Ceza Kanunu’nun Türklüğe, Cumhuriyet’e, Hükümet’e, Silahlı Kuvvetler’e hakaretle ilgili 301’inci maddesini ve 5816 sayılı “Atatürk’ü Koruma Kanunu”nu kaldırmayı teklif etsin, gazetecilerin / yazarların başlarının belası olan bu her tarafa çekilmeye müsait yasal düzenlemelerden bizi kurtarmak için harekete geçsin, biz de kendisini ayakta alkışlayalım.
“Atatürk’ü Koruma Kanunu” zaten CHP tarafından değil Demokrat Parti tarafından getirilmişti.
Bunu da hatırlatmış olalım.
***
Yiğidi öldür, hakkını yeme...
Bahçeli, bir gazetecinin kamuda başörtüsü serbestisi ile ilgili sorusu üzerine “O konu kapanmıştır” diyerek, bu konuda ‘agresif laiklerle’ arasına mesafe koydu; öteden beri yaptığı gibi.
Allah razı olsun.
***
Demokratikleşme paketi hakkında BDP’lilerin söylediklerine gelince:
Pek bir şey anlamadım.
Münire Ablaya veda
Bosna Savaşı kahramanlarından Münire Acım Coşkun, Hakk’ın rahmetine kavuştu.
1 Ocak 1994’te Saraybosna’ya beraber ayak basmıştık. Kanadalı şerefsiz bir subay, “Sizin gazeteci olduğunuza inanmıyorum, Boşnaklara yardıma geldiniz” diyerek üstümüzü başımızı bir güzel aratmıştı, fakat ayakkabılarımızı çıkarttırmayı ihmal etmişti. Münire ablanın ayakkabılarında 100 bin mark vardı. Teoçak bölgesinde sadra şifa oldu.
Boşnakların kurtuluş mücadelesine gazeteci ve aktivist olarak verdiği destek dillere destandı. Çetniklerin (Sırp faşistlerinin) kara listesindeydi. Bir yerde yolunu kesip esir aldılar Münire Ablayı. Günlerce türlü çeşit eziyetler ettiler O’na. Bosna-Hersek Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç, karşılığında çok sayıda Çetnik esir verince serbest bıraktılar. Serbest kalır kalmaz, soluğu Aliya’nın makamında aldı. Makama, asker selamı vererek girdi. Münire Ablayı kendi evladı gibi gören ve büyük endişeler içinde uykusuz geceler geçirmiş olan Aliya rahat bir nefes aldı. Münire Ablanın da rahat bir nefes alabilmesi için, Aliya’nın ekibinden bir adam, “Münire tiryakidir, müsaade edin de bir sigara yaksın başkanım” dedi. Münire Abla itiraz etti ama: “Ben babamın yanında sigara içmem!”
Bu köşeye sığmaz benim Münire Ablamın hikâyesi. “Bosna’da Savaş - Yüreğimde Kan Gülleri” diye bir kitabı var. Onu okumak lazım.
Kanserdi. Aylardır büyük acılar çekiyordu. Allah taksiratını affetsin, ecrini arttırsın. Rahmet-i Rahmân diliyorum sevgili ablama. Ailesine Sabr-ı Cemîl diliyorum. Bosna’nın başı sağ olsun.