PARİS
Fransa tarihinin modern zamanlardaki en panik günüydü. İki ayrı rehin alma olayının arasında mekik dokurken, bir mola arasında telefonumu şarj edip, gazeteye yazı yazabilecek uygun bir yer ararken rastladım. Jacqueline bir huzur evinin yöneticisi.
Porte de Vincennes’de rehin alma olayına yaklaşabildiğimiz kadar yaklaşıp yayınımızı gerçekleştirdikten sonra sokakta yürümeye başladım. Çevre yolu trafiğe kapalı. Havaalanının iki pisti uçuşlara kapanmış. İlk rehin alma olayı havaalanına yakın. Charlie Hebdo baskınını gerçekleştiren Said ve Şerif Koachi kardeşlerin gece boyu süren kaçışı bir matbaada sonuçlanmış ve on civarı kişi rehin alınmıştı şüpheliler tarafından.
Bu nedenle uçakların rotaları değiştirildi. Gün boyu rehine alma olayıyla ilgili müzakereler sürdü. 24 TV için canlı yayın gerçekleştirmek üzere Paris’e 80 km uzaklıktaki bu noktaya giderken yolda haberim oldu diğer olaydan. Porte Vincennes’de de bir süpermarkette, Yahudilerin Kacher dedikleri gıdalardan satılan bir markette olay çıkmıştı bu kez. Yaralılar ve rehineler vardı.
Bu satırları, huzurevi müdürü Jacqueline’in odasından yazıyorum. Kapılar sıkı sıkıya kilitliydi.
“Paranoyak değiliz. Ama artık korkuyoruz” dedi kapıyı açarken. Çevrede kısa süre bir olsa oturup, yazımı yazıp, telefonumu şarj edebileceğim bir kafe bulamadığım için buradaydım. Bir huzurevi müdürünün bile korktuğu terörize bir ortamdı Paris’teki.
Bu yazıyı yazdığım sırada iki ayrı rehin olayı da devam ediyor. Ortamda tam bir terör havası. Kimse kendisini güvende hissetmiyor. Uzaktan baktıkları terör ve şiddet Avrupa’nın sakin kibrinin kapısını çalmış.
Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande kameraların karsısına geçtiğinde açıkladı.
“Teröre karşı savaştayız” dedi. Aklıma birden 11 Eylül sonrasında George W. Bush’un yaptığı ilk açıklama geldi: “Savaştayız”.