1518’den 1830 yılına kadar bir Osmanlı vilayeti olan Cezayir’in 1830-1962 arasındaki Fransız işgaliyle katliamlara ve asimilasyona maruz kaldığı malum.
Cezayir halkının işgal ve asimilasyona teslim olmayıp İslami bir ruh ile direndiği de tarihi bir gerçektir. .
1954 yılında başlayan Büyük Cezayir Devrimi’ne katılanlara mücâhid adı verilmiş ve bağımsızlıktan kısa süre önce yayınlanan Trablus Deklarasyonu’nda direnişin kimliği, ‘Cezayir kültürü Arap diline dayanan milli bir kültürdür; Cezayirlinin inancı ise, bidat ve hurafelerden arınmış olan İslam inancıdır.’ şeklinde tarif edilmiştir.
Cezayir 27 Haziran 1962 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
İlk cumhurbaşkanı olan Ahmed b. Bella, dindarlar dahil bütün muhalifleri tasfiye etmiş, 1965 yılındaki darbe ile de Cezayir resmen sosyalizme yönelmiş, bağımsızlık savaşında ön safta bulunan dindarlara baskı başlamıştır.
1981 yılında cumhurbaşkanı olan Bin Cedid baskıları azaltmış, az da olsa özgürlük alanlarını genişletmiş ve sosyalizmden uzaklaşma başlamıştır!
Bu dönemde İslami hareketler de canlılık kazanmıştır.
Cezayir 1988’de çok partili hayata geçince İslamcılar Fransa asimilasyonuna karşı İslam’ın kurtuluş reçetesi olduğu esası üzerine Abbasi Medeni liderliğinde İslami Selamet Cephesi’ni(FIS) kurmuşlardır.
***
FIS 1990 yılında girdiği belediye seçimlerinde1539 belediyeden 48 vilayetten 32’isi dâhil 856 belediyede seçimi kazanmıştır.
İktidar partisi telaşa kapılmış ve Abbasi Medeni dâhil partinin lider kadrosu tutuklanmıştır.
FIS 26 Aralık 1991 yapılan ilk çok partili milletvekili seçimlerine girmiş ve 228 sandalyeden oluşan meclisin 188’ini kazanmıştır. İktidar partisi FLN sadece 18 milletvekili kazanmıştı!
Batı demokrasiyi desteklememiş orduyu devreye sokmuştur!
İslam ülkelerinin genelinde olduğu gibi ordu vatanı korumaya değil millete karşı iktidarı koruma misyonuyla hareket etmiştir.
Seçimler iptal edilmiş; FIS’i kapatılmış; binlerce mensubu tutuklanmıştır.
200 bin Cezayirlinin hayatına mal olan iç savaş başlamıştır!
***
5 yıl seçim yapılmamış, sonrakiler de göstermelik seçimler olmuştur.
Cezayir halkı dindar bir halktır. Ancak Fransa etkisinin açıkça görülüyor olması ve seçimlerin göstermelik yapılması katılımın düşük olmasını beraberinde getirmektedir.
En son 4 Mayıs 2017’de yapılan seçimlere katılım %38.25’dir.
57 parti seçime katılmıştır. Ama 1992 yılında seçimlerin iptal edilmesiyle başlayan iç savaşın acıları unutulmamıştır. Dolayısıyla Cezayir’in güçlü muhalefetini teşkil eden dindar camianın ezici çoğunluğu seçimlere katılmamıştır..
2017 seçimlerinde İslamcı Barış Toplumu Hareketi, 462 sandalyeden sadece 34’ünü kazanmıştır.
***
Buteflika’nın beşinci dönemde adaylığına karşı başlatılan ve istifasıyla sonuçlanan günümüzde üç akımın mücadelesi söz konusudur.
Birincisi Eski başbakan Ali Bin Felis başkanlığındaki milliyetçi Özgürlük Öncüleri Partisi’dir.
İkincisi, Abdurrezzak Mukri başkanlığındaki mecliste 34 sandalye ile temsil edilen İslamcı Barış Toplumu Hareketi’dir.
Üçüncüsü de solcuların temsil ettiği laik kesimdir. 11 milletvekili ile temsil edilen İşçi Partisi’nin Lideri Luveyze Hanun ismindeki bir hanım bu harekete öncülük etmektedir.
Yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde Cezayir halkı özgür bir ortam bulur, iptal edilmeyeceğine inanır ve karizmatik bir aday çıkarabilirse dindarların seçimi kazanması sürpriz olmaz.
Çünkü Cezayir’in en güçlü akımı İslami akımdır. Üzerinden ağır silindirler geçtiği için sindirilmiştir,
Ayrıca Suriye, Mısır, Libya ve Yemen’de zemheriye dönen baharların olumsuz etkisi de hâlâ devam etmektedir.
Allah ferasetlerini artırsın ve yardımcıları olsun.