Çoğu El Kaide ile bağlantılı olan radikallerin, Libya’da ve Suriyeli isyancılar arasında etkilerinin artması, Batı’yı bir ölçüde hazırlıksız yakaladı. Bu esnada İslamcılar’dan oluşan bir koalisyon tüm kuzey Mali’nin kontrolünü ele geçirdi ve CNN’in deyişiyle burada bir ‘El Kaide devleti’ kurdu. Afrika’da da Tunuslu Selefiler geçen hafta güvenlik güçleri ile şiddetli çatışmalara girdiler ve Fransız basını ülkede en az iki tane Cihat eğitim kampı bulunduğunu iddia ediyor.
Nijerya’daki Boko Haram, lider Muhammed Şeko’nun Nijerya içindeki saldırıları yöneteceği yeni bir karargah ve eğitim kampları kurmak için, Kuzey Mali’nin radikaller için bir güvenli bölge haline gelmesinden faydalandı.
Şimdi ise Batı dikkatini tekrar, Afrika’da ortaya çıkan yeni ve güçlü güvenlik tehdidine yöneltiyor.
Geçen Pazartesi ABD Devlet Bakanı Hillary Clinton, Mali ile 2000 kilometrelik bir sınır paylaşan Cezayir’in Devlet Bakanı Buteflika ile askeri seçenekleri gözden geçirmek üzere Cezayir’e uçtu.
Eğer Libya’ya müdahale ülkenin petrol ve gaz stoğunu güvence altına almak ile ilgiliyse, Cezayir’in de gayretle savunulması beklenebilir.
Batı endişelenmekte haklı. El Kaide’nin Kuzey Afrika kolu İslami Mağrip’teki El Kaide (AQIM), Sahel’in büyük kısmını bilfiil kontrol altında tutuyor. Libya’daki silah bolluğundan ilk faydalanan da o oldu. Kaddafi’nin 20 bin adet, omuzda taşınan ve ticari bir uçağı düşürme kapasitesine sahip karadan havaya füze fırlatıcılarından da iyi bir pay aldı.
AQIM, bu silahları ve kârlı kaçırma operasyonlarından topladığı parayı; AQIM, Batı Afrika’da Birlik ve Cihad Hareketi (Mujao) ve Ensar El Din arasında gerçekleşecek bir anlaşmalı evliliğe getirdi.
Bu üç radikal grup, Mart’ta Bamako’da yapılan darbenin yarattığı güvenlik boşluğundan faydalandılar. Tuareg huzursuzluğu dalgasını yakalayarak, kontrolü tamamen ele geçirene ve katı bir Şeriat getirene kadar milliyetçilerle güç birliği yaptılar.
Cezayir ülkede İslamcılık’ın tekrar dirilmesinden endişe duyuyor. AQIM üsleri büyük ölçüde Cezayir içinde ve İslamcılar’ın hükümete karşı çatıştığı 1991 ile 2002 yılları arasındaki kanlı iç savaş, 200 bin kişinin yaşamına mal oldu. Cezayirliler radikallerin tehdidini ortadan kaldırmak istiyorlar fakat aynı zamanda komşularına askeri müdahalede bulunma konusunda isteksizler. Öncelikle diplomatik ve siyasi yolların gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorlar.
***
Mağrip’in Avrupa’ya yakın olması, Mali krizinin çözülmesi için Fransa, İngiltere ve ABD’nin gösterdiği çabalara yeni bir aciliyet kattı. Ekim ortasında Fransa yeni bir BM Güvenlik Kurulu tasarısını tartışmaya sundu. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu, Mali ve Afrika Birliği’nden en çok sekiz bin adamdan oluşan bir askeri birliği desteklemesi ve eğitmesi için BM’ye çağrı yapıldı. Buradaki model, BM birliklerinin Kismayo’nun yeniden ele geçirilmesinde önemli bir rol oynadıkları Somali’ye dayanıyor.
Tasarıda Afrikalı gruplara, onaylandığı takdirde müdahaleye yeşil ışık yakacak somut planlar öne sürmeleri için 26 Kasım’a kadar süre veriyor. Bu 6 Kasım’daki ABD seçimleri ile de uyuşuyor.
Amerikan, İngiliz ve Fransız askeri uzman ve diplomatlar, Afrikalı ve Cezayirli meslektaşları ile Clinton’ın ziyaretinden önce ve sonra bir dizi görüşme yaptılar. Ekim sonlarında Mali, Afrika Birliği üyeliğine tekrar kabul edildi ve eğer Afrika birlikleri, Kuzey’i yeniden ele geçirmek için düzenlenecek bir sefere önderlik edeceklerse, bu kritik bir adım olur. Mali nüfusu yaklaşık 16 milyon ancak 6-7 bin kişilik bir orduya sahipler. ABD son yirmi yıldır Afrika’daki etkisini güçlendirmeye çalışıyor. Şu anda kıtada asıl varlık gösteren Africom, birkaç Afrika ülkesinin yerel birliklerinden oluşuyor fakat eğitimin büyük bölümü ABD Özel Operasyon yetkilileri tarafından veriliyor.
Pek çok faaliyetinin yanı sıra insansız hava araçları için parça da üreten ABD devi General Electric, Algesco isimli bir holding aracılığıyla on yıllardır Cezayir’de varlık gösteriyor. 2010’da Oran Üniversitesi, ülkenin ilk yerli insansız hava aracının ‘doğumunu’ ilan etti.
Sahel ve Mali’nin denize kıyıları yok ve Cezayir büyük bir ülke. En gelişmiş insansız hava araçlarının bile azami menzilleri, bir kontrol merkezinden en fazla 2000 kilometre. İslamcı yuvalarına düzenlenecek insansız hava aracı saldırıları ya ABD’nin rehberlik ettiği yerel bir program ya da Cezayir’in ABD’ye Sahara’da üs kurma izni vermesini gerektiriyor.
Cezayir’in katı bir müdahale etmeme politikası olsa da Paris ve Washington’un yoğun siyasi baskısı, onun coğrafi konumuyla birlikte, Cezayir’i en azından lojistik destek vermeye mecbur bırakacak gibi görünüyor. Haberler Cezayir’in Mali sınırı yakınında askeri varlığını güçlendirdiğini doğruluyor. Nijerya Başbakanı Goodluck Jonathan sık sık Bamako’yu ziyaret ediyor ve Cezayir’deki El Vatan gazetesi Kuzey Mali’ye düzenlenecek uluslararası bir operasyonun komuta karargahının Batı Nijerya’da olacağını bildirdi.
Yine de Cezayir, politik çözümden vazgeçmiş değil. Görüşmelerin radikal Selefiler arasında iktidara aç olanları ayıklayacağını ileri sürüyor. Örneğin Ensar El Din’in Tuareg lideri Iyad ag-Ghaly hırslı, ‘faydacı’ ve politik olarak ikna edilmeye açık görülüyor.
Ayrıca Cezayirliler ABD’ye güvenmiyorlar. Ortaya çıkacak karışıklığı ve radikalliği önceden doğru biçimde tahmin ederek, NATO’nun Libya müdahalesini onaylamadılar.
Araplar artık ABD işe karıştığında, bunu kendi çıkarları doğrultusunda ve arkasını düşünmeden yaptığını öğrendiler. Cezayir, kesin olan tek şeyin belirsizlik olduğu, ABD güdümlü bir savaşa zorla sürüklenmekten korkuyor.
- Bu yazı STAR Gazetesi için kaleme alınmıştır.