İki fidan dikip “Ben çevreciyim” demekle çevreci olunmuyor. Atıklarınızı ayırıyor musunuz? Enerji kaynaklarını tasarruflu kullanıyor musunuz? Ne kadar duyarlısınız, gelin bunu konuşalım!
Lafta hepimiz çevreciyiz. Hiç kimse çevreyi kendisinin kirlettiğini düşünmüyor, söylesen de buna inanmak istemiyor. Herkes dünya sonsuz, kaynakları sınırsızmış gibi davranıyor. Üretilen pek çok ürünün kullanıldıktan sonra ne yapılacağıyla ilgili, üreticilerin de ürünü satın alanların da çok hassas davrandığını söyleyemeyeceğim.
İnsanların yiyecek, enerji, su, malzeme gibi pek çok ihtiyacının yanı sıra kullanıp tükettikten sonra ya da üretim esnasında çok miktarda atık madde oluşuyor. Farklı sektörlerden çıkan bu atıklar haliyle çok çeşitli. Katı, sıvı, organik, zehirli, geri dönüştürülebilir ve geri dönüştürülmesi mümkün olmayan gibi pek çok çeşit mevcut. Ve maalesef dünyamız toprağı, suyu, yeraltı kaynakları, enerji kaynağı açısından düşünülenin aksine sınırlı olanaklara sahip. Sonsuza kadar petrol, doğalgaz ve kaliteli kömür elde edilemeyeceği gibi dünya atıklarımızı sonsuza kadar bertaraf edebilecek güçte değil. Hele de her geçen gün artan dünya nüfusunu düşünürsek...
Evlerinizi hiç temizlemediğinizi ve çöplerinizi hiç atmadığınızı hayal edin. Sınırları belirli olan eviniz, sürekli tüketmeye devam ettiğiniz müddet içinde çöp yığınları arasında kalacaktır. Dünyamızı da evimiz gibi düşünürsek ki düşünmeliyiz ve sürekli temizlemeliyiz; üretilen her türlü malzeme, yiyecek ve sıvı atıkları daha üretim aşamasındayken arıtımının ve geri dönüşümünün nasıl yapılacağını planlamalıyız. Satın aldığımız her şeyi kullandıktan sonra atarken, onları doğada nasıl bir maceranın beklediğini bilmeliyiz. Geri dönüşümü mümkün olan maddelerin dönüşümlerinin gerçekleşebilmesi için gerekli olan neyse birey olarak üzerimize düşen tüm sorumlulukları yapmalıyız.
CAM TOPLAMA ÜNİTESİNDE ÇÖP VAR
Günümüzde Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde birkaç belediye, çöplerin yani katı atıkların, ayrıştırılarak toplatılmasını deniyor. Fakat bu uygulama bir türlü yaygınlaşamıyor. Birçok yerde sadece camların atıldığı toplama ünitelerinin içi başka atıklarla dolu. Atıkların ayrıştırılması bir yana henüz çöplerimizi tanımıyoruz bile. Oysa kağıt, karton içecek kutuları, plastikler, metal içecek kutuları, cam, pil gibi günlük hayatımızda sıkça kullandığımız maddeler kolaylıkla ayrı yerlerde biriktirilerek geri dönüşüme gönderilebilir. Bunun için kişisel sorumluluk çok önemli.
Atıklar hakkında bilgi sahibi olmalı, onları ne yapacağımızı bilmeli, satın aldığınız tüketim maddelerinin üretimi esnasında oluşan atıkların nasıl bertaraf edildiği hakkında bilgi sahibi olmalı, bunu tüketici olarak sorgulayabilmeliyiz. Çöp ayrıştırma çalışması yapan belediyelerin işini zorlaştırmamalı, desteklenmeli, bu uygulamanın yaygınlaştırılmasını her şeyden önce biz talep edilmeliyiz. Bunun dünyanın sürdürülebilirliği için önemini anlamalı ve atıklarımızı tanımalı, ayırabilmeli, atıklarla ilgili bilgilenmeli ve çocuklarımızı bu konuda eğitebilmeliyiz.
Çevrecilik iki fidan dikip sonra yolun ortasına tükürüp çöpünü arabanın camından fırlatmakla olmuyor. Sigarasını mecburen açık alanlarda içip izmaritini yerlere atmakla, yiyip içip, çöplerini bir poşete doldurup umarsızca yan gelip yatmakla, teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanıp bozulan elektronik eşyaları bile yine aynı çöpe göndermekle ve sonra “Ben çevreciyim” demekle çevreci olunmuyor. Ya çevreci olmanın sorumluluklarını öğrenecek ya da çevre düşmanı olduğunu dürüstçe itiraf edeceksin.
Dünyaya hoyrat davranırsan karşılığını aynı sertlikte alırsın
GÜNÜMÜZDE iklim değişiminin en önemli sebeplerinden biri olan sera gazı salımlarının önemli kaynaklarından biri de sanayi tarafından ya da elektrik tüketiminin büyük bölümünü kullanan sanayi için gerekli olan enerji ihtiyacının üretiminde salınan emisyonlardır. Bu emisyonların sınırlanması için yapılması gerekenlerin başında geri dönüşümün ülkemizde hızla yaygınlaştırılabilmesi geliyor. Artık atıklarımızın hepsine birden çöp demekten vazgeçmeliyiz! Çöplerimizirı türlerine göre ayırmalı ve ayrı ayrı poşetlemeliyiz. Yani biraz daha sorumlu davranmalıyız.
Dünya ve dolayısıyla Türkiye sanayileşmenin başlangıcından günümüze artan bir hızla daha çok tüketiyor. Bilinçsiz tüketen ve tükettikten sonrasına duyarsız kalan toplumlar, çöp ev haline gelen bir dünyada yaşamaya mahkumdur. Dünya ona özen gösterdiğimiz sürece bizimle! Ona hoyrat davranırsak, emin olun ondan da aynı sertlikte cevabını alırız.