15-16 Temmuz’da olup biten Türkiye için çok çok özel şeylerdi. İnsanlar cesur bir şekilde kaderlerine ve ülkelerine sahip çıktı. Sokaklara döküldüler ve orada sabahlara kadar kaldılar. Darbecilerin tanklarının üzerine yürüdüler ve o tankların üstüne çıktılar. Bu darbe girişimini bu cesur insanlar durdurdu.
Siyasal akıl lideri ile buluştu
İki şeyin bir araya gelmesi cesur insanların tüm bunları yapabilmesine sebep oldu. Birincisi, sokağa çıkmazlarsa darbecilerin kontrol sağlayabileceğini hızla fark ettiler. İkinci olarak da, bir lider bu hislerine karşılık verdi ve “meydanlara çıkın ve orada kalın” dedi. İnsanlarda liderin çağrısına kulak verip sokağa çıktılar.
Cesur insanlar
İnsanlar gerçekten de cesurdu. Akın akın yürüdüler. Atatürk Havaalanı’nda bizzat şahit oldum. Gecenin dördüydü. Darbecilerin savaş uçakları alçaktan uçup korku salmaya çalıştı. İnsanlar bir anda yerlere yattı. O sırada biri “Allah’u Ekber” dedi. İnsanlar hızla doğruldu ve daha büyük bir heyecanla “Allah’u Ekber” demeye başladı. Kimse dağılmadı. Kalmaya devam ettiler.
Yakın bir dostum Üsküdar’da tankın önüne durup çekilmeyen insanları anlattı. Tankın üstüne çıkıp darbecileri tanktan çıkarmışlar. Boğaz köprüsünde kurşunlara karşı genç kızlarla, sakallı dedelerle birlikte durmuşlar. Tanktan top atıldığında kafası kopan insanlar olmuş. Helikopterden üzerlerine ateş açılmış. Topluluk yine de oradan ayrılmamış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kritik liderliği
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihi liderlik örneğinin yeni bir hali yeniden gerçekleşti. Darbe girişiminin ilk fotoğrafları gelince, gözler ona döndü. Erdoğan çok kritik ve hızlı bir karar aldı. İnsanları meydana davet etti. “Meydanlara dolun, ayrılmayın, ben de geleceğim” dedi. Erdoğan’ın bu tavrı darbe girişiminin seyrini değiştirdi. Erdoğan bu denli kesin, net, direk ve hızlı bir karar almasaydı darbeciler mesafe alabilirdi.
Canlı kalkan olma psikolojisi
Darbecilerin savaş uçakları alçaktan tehdit edici şekilde uçtuğunda insanlar Erdoğan’ın havaalanında olduğunu öğrenmişlerdi. Savaş uçaklarının onun için uçtuğunu anladılar. Kalabalık dağılmadı. Orada kaldı. Hatta Erdoğan’ın bulunduğunu tahmin ettikleri yere yaklaşmaya çalıştılar. Bu “canlı kalkan olma psikolojisi”ydi. Herkes o uçakların bombalayabileceğini biliyordu. Orada kalarak, Erdoğan’a yaklaşmaya çalışarak, Erdoğan’la “ölüm ve yaşamda kader ortaklığı” yaptılar.
Darbeciler devleti ele geçirse bizi yok eder!
Darbecilerin insanların üzerine ateş açması, üzerlerine tank sürmesi insanlarda korku yaratmadı. Halk çatışmayı göze aldı. Eğer darbecilerin ülkeyi ele geçirip bir darbe düzeni kurduğunda olacaklardan daha fazla korktular. Darbecilerin acımasız ve kendi dışındakilere yaşam hakkı vermeyen bir düzen kuracağını biliyorlardı. Siyasal aklı olan herkes çok hızlı bir şekilde şunu kavradı: “Meydana çıkmazsam, bunlar devleti ele geçirirse bizi yok ederler”.
Fethullah Gülen bu topraklardan silinmiş oldu
Sokaklar darbecilerin Fethullah Gülen’in adamları olduğunu biliyordu. Gülen’e ve adamlarına güçlü bir öfke vardı. Havalimanına yürürken en sık duyduğum cümle şuydu: “Bu hainler milletin kendilerine verdiği tank ile millete ateş ettiler. Bunlar gavur. Bunlar gavurların adamı”. Böylece Gülen’in ve Gülencilerin bu topraklarda meşruiyetinin zerresi dahi kalmadı.