Gürcü tarihçi Simon Canaşia, Şapsığların bölgesi Cubga’da 91 yaşında bir ihtiyarla karşılaşır. “Neler oldu buralarda 1864’ün Mayıs’ında?” diye sorar. İhtiyar hem ağlar hem de anlatır:
“Deniz kıyısında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını fırlatıp atardı kıyıya....Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem...”
Soykırımı temel nedeni Rus emperyalist siyasetidir. Kırım Savaşı, Rusya açısından, Batı hele de Türk dünyasına tümüyle açık olan Çerkesya’nın stratejik önemini ortaya koymuştu. Bu yörede yıllardan beri Rus boyunduruğuna girmeyi kabul etmeyen, Rus kilisesine asla boyun eğmeyen, kültürlü, geleneklerine ve dinine bağlı, hızla kalkınıp gelişebilecek bir Çerkes-Müslüman nüfus bulunuyordu ki, bunların yok edilmesi şarttı! Adıge tarım ve hayvancılığı, çağına göre, hele de Rusya’yla kıyaslanmayacak kadar ileriydi. (Justin McCarthy—Ölüm ve Sürgün) Ortodoksların koruyuculuğunu üstlenen, yayılımcı ve sömürgeci Rusya, salt siyasi çıkarları nedeniyle, ülke topraklarındaki bütün Müslüman nüfusunu en başta da kendilerine sür-git direnen ve teslim olmayan Çerkesleri yok etmek istiyordu. (Samir Hatko—Adıge Tarihçisi)
General Mihail Tarfieloviç Loris-Melikov Kuzey Kafkasya halklarının Osmanlı’ya göç ettirilmesini sağlamak amacıyla İstanbul’a gönderildi, 1860 yılında. Görüşmeler sonucu Osmanlı Devleti, özellikle Kuzey Kafkasya’dan gelecek Çerkes Müslkümanlarını kabul edeceğini açıkladı. İlk aşamada, 1860-1861 yıllarında on bin Kabartay ve Müslüman Oset nüfusu zorla sürüldü Osmanlı topraklarına. Bu ilk göç bey ve köylülerin topraklarına zorla el konulmasıyla başladı; buna İstanbulak’o yani İstanbul’a Göç denmiştir. Kabartay ve Müslüman Oset göçlerinin başlatılamasının asıl ve gizli nedeni, daha batıdaki Adıge nüfusuna yönelik “etnik temizlik” ve “dış sürgün” olayını gizleme ve olası tepkileri geçiştirme kaygısıydı.
Adıgeler Rus’ların niyetini kavramakta gecikmedi, Haziran 1861’de Abadzeh, Şapsığ ve Ubiıh bölgelerini birleştirerek sonuna kadar direnmek amacıyla, Soçi yakınlarında Çerkes Milli Meclisi ve bu meclise dayalı 15 üyeli bir Meclis Yönetimi oluşturdu. Yönetim Rus Çarıyla uzlaşmaya çalıştıysa da II. Alexander ya sürgün ya da Kuban Irmağı boylarına, sıtma yatağı bataklıklara yerleşmelerini buyurdu. Kabul etmedi bunuj Adıgeler. Ve 1862’de Rus harekatı başladı, Çerkesler bir yıl süreyle savaştılar. Rusları durdurdular ancak sonunda tükendiler ve ateşkes imzalandı. Rus ateşkes mi dinler! Karlar eriyince, Şubat 1864’de, ateşkes imzalandığından silah bırakmış Adıgelerin topraklarına girdi Ruslar. Ve soykırım başladı; sadece çok az bir bölüm istavroz çıkardığından kalabilme izni koparabildi. Ama onlar da bu utançla fazla yaşayamayıp Ruslara saldırınca hepsi katledildi. Adıge Hak’uç topluluğu dağları tuttu, 1870’e değin direndi ama sonunda hepsi, aileleriyle birlikte katledildi.
Sürülen nüfusun en az 750 bini yolda hastalık, açlık ve soğuktan öldü. Geri kalanların 500 binini Ruslar katletti. Tahminn 50 bin Adıge Trabzon’a gitmek için bindikleri gemilerin batması sonucu hayatını yitirdi. Çerkesya’yı boşaltma işlemi Haziran 1864’de sona erdi. W.E. D Allen, “Kuzeyde Kuban Irmağı ağzından Güney’de Psıbe Irmağı ağzına değin uzanan Karadeniz kıyıları ve iç kesimlerinde bir tek Çerkes sağ bırakılmamıştır.” der. Ülke ıssız ve ürkütücü bir sessizliğe, yalnızlığa ve hüzün yumağına dönüşür. Çerkes yerleşim alanları ateşe verilir, tarlalar atlara çiğnetilir, meyve ağaçları askerlerce birer birer kesilir.Amaç, Adıge dönüşüne fırsat ya da dağlarda direnenlere yani Hak’uçlara yararlanacakları hiç birşey bırakamamaktır...Bu gün Türkiye’de 3 milyon Çerkes yaşamaktadır tahminlere göre; hepsine baş sağlığı diliyorum efendim.