Türk olmanın bedelini canıyla kanıyla şehidiyle ödemiş, Akdeniz’deki geçmişten geleceğe haklı mirasımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Akdeniz’in Sardunya ve Sicilya’dan sonraki üçüncü büyük adası...
Geçmiş tarihinde Yunan, Mısır ve Roma medeniyetleri, 1571 yılında ise Venedikliler’den Osmanlı İmparatorluğuna geçmiş, 1. Dünya savaşıyla birlikte İngiliz mandasına girmiş, 1960’lara kadar İngiltere himayesinde kaldığı için hala İngiliz etkilerini yaşıyor. Mesela, soldan akan trafiği, araçları ve prizleri gibi...
1960 yılında ise Kıbrıs bağımsız oluyor ve Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluyor. 1960/64 yılları arasında Rumlarla Türkler arasında gerilim hat safhada yaşanıyor. Rumlar tarafından 21 Aralık 1963’te başlayıp 10 gün süren çatışmalar yapılan Türk katliamından dolayı “ Kanlı Noel” olarak adlandırılıyor. 1974 yılında ise Türkiye Kıbrıs’a harekat düzenliyor ve Kuzey kısmını ele geçiriyor. Daha sonrasında yapılan ulusal baskılar sonucunda karşılıklı ateşkes ilan edilerek adanın % 37’lik kısmı Türkler’in kontrolüne geçiyor.
1983 yılında KKTC kuruluyor ve bu devlet sadece Türkiye tarafından tanınıyor.
Kuzey Kıbrıs, de facto olarak nitelendirilmekte yani kağıt üzerinde yok ama gerçekte var.
2004 yılında Birleşmiş Milletler’in Annan Planı kapsamında referandum yapılıyor, Kıbrıs halkına birleşmek isteyip istemedikleri soruluyor. Kuzey tarafı “evet”, güney tarafı “hayır” diyor ve birleşme gerçekleşmiyor. Güney Kıbrıs 2004 yılından beri de tüm adayı temsilen Avrupa Birliği üyesi. 2016’nın son çeyreğine geldiğimiz şu günlerde birleşme konusu yine dünya gündemine geldi. Ama görünen o ki yine bir sonuca varılamayacak. Rum tarafı yetkilileri takvimsiz zaman kazanmaya çalışarak olmayacak yaptırımlarla sanal bir gündem oluşturuyor ve sadece kafa karıştırmaya çalışıyor.
Güney Kıbrıs lideri Nikos Anastasiadis, Kuzey Kıbrıs topraklarının % 16’sını doğrudan talep ediyor. Amaçları Federal Kıbrıs’ın % 75’ini ve kıyıların % 60’ını Rum kurucu devletine bağlamak. Konuşulanlar içinde özel bölgeler ve kantonlarda var. İstedikleri yerler kapalı Maraş’ın % 80’i, Güzelyurt, Alayköy, Bostancı, Akçay, Serhatköy, Zümrütköy, Vadili, Türkmenköy, Değirmenlik, Minareliköy, Demirhan, Gökhan, Tuzla, Salamis, Karpaz yarımadası, Apostolos Barnabas, Apostopolos Andres, adanın en güzel yeri kuzey tarafı ...
Türkiye Cumhuriyeti her zaman olduğu gibi sonuna dek kendinden ayrı görmediği Kuzey Kıbrıs’a sahip çıkmış ve çıkmaya devam edecektir. Kuzey Kıbrıs’ın inanacağı ve güveneceği tek liman Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın da geçmişte de ifade ettiği gibi “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için bir bedel ödemişiz, şehitler vermişiz ve ödemeye de devam etmekteyiz. İmarı için, bugünlere gelebilmesi için yıllık yapılan ödeme 1 milyar dolardan fazladır. Hiç bir zaman görmezlikten gelmedik. Türkiye’nin KKTC’ye bakışı yavru vatandır ve bundan sonra da yavru vatan olmaya devam edecektir. Bir ananın yavruya olan ilgisi neyse böyle olmaya devam edecektir.”
Bugüne gelecek olursak Kuzey Kıbrıs, turizmi ile 12 ay boyunca tercih ediliyor. Türkiye’nin Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Hatay, Adana, Muğla gibi illerinden havayolu ile Mersin Taşucu’ndan ve Alanya’dan feribotla deniz ulaşımı mümkün. Pasaport ve kimlikle dış hatlardan çıkış yapılıyor. Kıbrıs’ta cep telefonu kullanımı roaming olarak yurtdışı tarifesinden yapılıyor. Gitmeden kullanımınıza uygun konuşma ve internet paketi almanızı tavsiye ederim.
Kıbrıs’ta özellikle Magosa ve Karpaz altın kumsalı ve turkuaz rengi deniziyle favori. Girne’de de çoğunluğu kayalık, lacivert, ada genelinde tertemiz doya doya yüzebileceğiniz plajlara sahip.
Ada mutfağının lezzetleri
Gezip, görüp, tanıyıp keşfedebilirsiniz. Akdeniz insanın sıcak kanlı, kendine özgü haliyle Kıbrıs kahvesinden hellim peynirine, harnup pekmezine, gullurikya, gollandro, lalangıya, şeftali kebabından, kolokas, pilavuna, samarella, bumbar, yoğurt, humus, ayrelli, fava, zeytin çeşitleri, çakıstez ve mezeleriyle birlikte ana yemeğinizle geniş bir sofrada sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.
Gezilip görülecek yerleri
Girne limanından yürüyüşle Girne Kalesine uğrayabilir, Karaoğlanoğlu Şehitliği, Bellabais’i ve Girne sokaklarını gezebilirsiniz. Lefkoşa’da ise Derviş Paşa Konağı, Barbarlık Müzesi, Dereboyu caddesi, Beşparmak dağlarının eteklerindeki büyük bayrak geceleri ışıl ışıl adanın her yerinden gözüküyor. Güzelyurt ve özellikle Salamis’te Salamis Antik kenti, Gazimağusa çarşısı, Namık Kemal Zindanı, Lala Mustafa Paşa Camii. Kapalı Maraş Bölgesi ise her şeyin olduğu gibi bırakıldığı adeta hayatın durduğu, hayalet şehir görünümüyle binaları, tabelaları, dükkanları, otelleri ile Ada’da zamana tanıklık ediyor. Bu bölgeye girmek yasak. Kuzey Kıbrıs’a gittiğinizde köylerine gidin, bir eve misafir olun, bir Kıbrıs kahvesi içip sohbetlerini kendilerine özgü şivelerini dinleyin. Napan gardaşcığım? Guzzum, tamamsın gibi... KKTC turizminde otel ve otel yatırımları her gecen gün önem kazanıyor. Türkiye’den birçok turizm çalışanı Kıbrıs otellerinde görev yapıyor.