İstediğiniz kadar gizleyin, istediğiniz kadar süslü cümlelerle kamufle etmeye çalışın, başaramıyorsunuz.
“İnsancıl” makyajla perdelemeye çalıştığınız “faşist” zihniyetiniz olmadık yerlerde sizi ele veriyor.
Tarih tekerrür eder mi? Mevzubahis CHP olunca sıklıkla edebiliyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mersin’de yaptığı konuşma bunun delili.
Mersin’de aday tanıtım törenine katıldı CHP lideri. Konu döndü dolaştı Suriyelilere geldi.
Halkını kan havuzlarında boğan, rejimini sürdürmek için türlü işkencelerle insanları katleden Esed rejiminden kurtulmak, kısaca “yaşamak” için başka ülkelere sığınan Suriyelileri bir kalemde sildi Kılıçdaroğlu.
“Seçimi kazanırsak Suriyelileri ülkelerine göndereceğim. Her insan doğduğu toprakta mutlu olur, her insan ülkesinde mutlu olur” sözüyle tarihe geçti.
Sanırsınız Suriye cennet vadeden bir ülke ama kıymet bilmeyen Suriyeliler ellerinin tersiyle itiyorlar bu nimeti.
Eli kanlı Esed’e heyetler göndererek gönlünü kazanmaya çalışan CHP, seçimi kazanırsa Türkiye’nin kucak açtığı, ekmeğini paylaştığı Suriyelileri de Esed’e bonus olarak ikram edecek anlaşılan. Ölmüş, öldürülmüş, işkence edilmiş, katledilmiş CHP’nin umurunda değil ki.
Şaşırıyor muyuz? Elbette hayır.
Çünkü biz sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz.
70 yıl önce, 1945 yılında da aynısını yapmadınız mı?
Rus mezaliminden, Stalin’in katliamından kaçan 417 Azeri’yi Stalin istedi diye, kurşuna dizileceklerini bile bile göndermediniz mi?
Gönderdiniz.
Azeri kardeşlerimizin “Bizi siz öldürün fakat Moskof’a teslim etmeyin” sözüne kulak tıkayan Milli Şefiniz İsmet İnönü ısrarla teslim etmedi mi?
Etti.
Tarihte Boraltan Katliamı olarak bilinen ve katliamın yaşanmasına neden olan bu hadiseden ders almadığınız anlaşılıyor.
CHP’nin bu katliamına o zaman şiirle karşılık veren Azerilerin milli şairi Almas Yıldırım bakın ne demişti sizin için;
Bir suç mu düşmana göğüs gerdiğim?
Günah mı Türklüğe gönül verdiğim?
Rusların açtığı yaradan derin,
Anayurtta öz kardaştan gördüğüm.
Seslenseydim, ses çıkardı her taştan,
Ne beklersin sağırlaşan bir baştan.
Sayın Kılıçdaroğlu, olmaz ya. Eğer iktidar olur da Suriyelileri Esed’e katletmesi için gönderirseniz, size sadece şiirdeki gibi “sağırlaşan bir baş” demezler, emin olun.
PES...
Beyan esastır ama o beyan bazı kesimlerin işine geliyorsa.
Hürriyet’in “beyazların mahallesinde bir siyah olarak tutunmak için çırpınan yazarı” Ahmet Hakan, “Gezi hataydı” dediği iddia edilen Oktay Kaynarca için önce çok ağır bir yazı yazdı. Sonra Kaynarca’nın “Ben öyle demedim” açıklamasını duyunca “Beyan esastır. Özür diliyorum” sözüyle eleştirisini geri çektiğini duyurdu.
Yani. Başörtülü değilseniz, muhafazakâr mahallesine uğramadıysanız, “cici” gezi için kem söz söylemediyseniz, sizin beyanınız esas alınıyor, ne rapor ne de görüntü isteniyor.
Aksi durumda başörtülü olmanız, kadın olmanız, çocuklu olmanız, taciz edilmeniz, elinizde rapor olması bir anlam ifade etmiyor. İlla görüntü, illa görüntü. Değil mi Ahmet?