"Mızrak çuvala sığmıyor” diyorlar, tevil de mümkün değilmiş artık... Siyasi hayatın gidişinden, başlatılan süreçten, bazı siyasiler ile bürokratlardan rahatsızlığını dışarıya vurmakta beis görmüyormuş Cemaat... Pensilvanya’ya yolu düşenlerin anlatımlarıyla Pensilvanya’dan ekranlara yansıyanlar da buna tanıklık ediyormuş...
Acaba?
Bu kuşkuyu seslendirmemin sebebi, siyaset ile siyaset-dışı arasındaki sınırı fark edemeyenlerden olmayışım... Şikâyet edilen ‘siyasetin alanı’ içinde kalıyor, ancak şikâyet eden siyaset-dışı bir varlık... Bu ikisi yanyana geldiğinde müthiş bir tezat oluşturuyor.
Cemaat veya Hizmet, tanımı gereği, siyaset-dışı kalan ve öyle kalması da gereken bir değer; ‘değer’ oluşu da siyaset-dışında kalmayı tercih etmesinden zaten. Siyaset, içine çektiklerinin değerini düşürebiliyor bazen. Bu sebeple bütün toplumu temsil iddiasının sürmesini isteyen Cemaat siyasete fazla yakın durmaz, duramaz.
Siyasete yaklaşan veya siyasetin alanı içine düşen, kendini kısıtlamayı ve eleştiriye açmayı da kabullenmiş oluyor.
Toplumun bütününe hitap etmek yerine belli bir kesimiyle kendini sınırlamak ve bu yüzden eleştirilmek Hizmet hareketinin en az isteyeceği şey olmalı. Siyaset hareketi tabanından ayrıştırır, bir kesime yaklaştırırken başkalarından uzaklaştırır; bu da onu kısırlaştırır ve bir süre sonra boğar. Sadece uzaklaştığının hedefi haline dönüşmez hareket, yakın durarak teslim almak istediğinin de hedefi olur.
Bir an için söylenen veya yorumlananın doğru olduğunu düşünelim: Ak Parti ve lideri Tayyip Erdoğan’ı hazmı zor eleştiri oklarına muhatap eden bir hareket bundan nasıl bir sonuç devşirmeyi hesap ediyor olabilir? Ak Parti tabanından kaçışı zorlamak mı, yoksa Ak Parti muhaliflerinin beğenisini kazanmak mıdır beklediği... Bunun ne yararı olabilir Cemaat’e?
Akla gelebilecek başka sebeplerin hepsi bu ihtimallerden daha ‘makul’ görünmüyor...
Makulün dışında kalan, toplumun bütününü hedef almaktan uzaklaşmış, sadece küskünlerle ezeli muhalifler kıskacında kendini ifade eder olmuş bir harekete ‘Hizmet’ denebilir mi?
Önümüze gerçek diye sunulan fotoğrafta bir şeylerin yanlış olduğu kesin...
Bir gariplik de şurada: Cemaat halkası içerisinde yer alanlar ve bu kimlikleriyle bilinenler, istek ve taleplerini beğeni ve rahatsızlıklarını muhatabına ifade edebilecek kanallara sahipler... Sadece bugün böyle değil bu, geçmişte başka iktidarlarla kurdukları ilişkiden de bildiğimiz bir gerçek...
Hal böyleyken, rahatsızlığı üçüncü şahıslarla iletmenin veya imalı sözlerle anlatmanın bir anlamı var mıdır? Doğrudan ve adrese teslim rahatlığıyla aktarabileceği görüş ve temennilerini farklı yöntemlerle ifade etmek kendisini ‘Hizmet’ olarak tanımlayan bir harekete yakışmaz zaten...
Yakışır diyen yanılır.
Doğru davranış tarzı, iktidar ve muhalefet arasında taraf tutmamak, yapılmak istenenlerden beğendiklerine sahip çıkarken beğenmedikleri karşısında yıpratıcı olmayan bir üslupla uyarıda bulunmak, bunları yaparken bile siyaset-dışı tavır ve söylemi muhafaza etmektir. ‘Cemaat’in bugüne kadar izlediği çizgi yani...
Gerçekten o çizgiyi aşmak amaçlanmakta mıdır? Sanmıyorum. Öyle bir durumun Cemaat’e ne tür bir yararı olabilir ki?