Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “Cemaati aşan bir üst akıl var” dedi.Kimin aklı olduğunu söylemedi.
Şükrü Elekdağ, 17 Aralık operasyonundan sonra İskele Sancak programında şunları söylemişti:
“Bu son derece planlı hazırlanmış bir hareket. Bunun arkasındaki stratejik ve çok kuvvetli bir beyin var. Atacağı adımları çok güzel hazırlamış. Bunun hükümeti yıkma amacı güttüğü apaçık belli. Çünkü bu şekildeki olaylar kamuoyunun gözünde Türkiye’nin boğazına kadar yolsuzluğa battığı imajını uyandırmaya çalışıyor. Bu operasyonlarla etki amaçlanıyor. Üçü bir arada olduğu zaman muhakkak bir sonucu olacak diyorlar. Bununla ilgili dosya bilgileri fotoğraflar basına servis ediliyor. Bütün bunlar çıksın ve bu fotoğraflar insanların zihninde derin izler bıraksın böylece davaların üstü örtülemesin. Üçüncü husus ise seçimlerin arafesinde yapılıyor. Siyasi amaç güdülüyor. Bununla güdülen amaç ise AKP iktidarını yıkmaktır. Bu apaçık belli.”
Görüldüğü gibi Elekdağ da “kuvvetli bir beyin”e işaret ediyor.
Burada bir de Fehmi Koru’nun dünkü yazısına işaret etmek gerekiyor. Fehmi Bey, “Siz yine olağan şüphelileri suçlamaya devam edin, ama...” başlığını attığı yazısında her gün bir yenisi internet ortamına düşen ses kayıtlarının kaynağını sorguluyor ve gözlerin “olağan şüpheli”ye yöneldiğine işaret edip, “Ben ise baştan beri ‘olağan şüpheli’ olarak gösterilen adresin derin kulak olduğundan kuşkuluyum...” diyor. Hizmet medyasındaki yayınlara işaretle “Husumeti çoğaltan irili ufaklı haberlere, adresle irtibatı bilinen medya organlarının yapılanı benimseyip savunmalarına rağmen...” cümlesini ekliyor. Sonra da Amerika’nın, İngiltere’nin ve İngilizce konuşan ülkelerin dinleme skandallarına işaret ediyor.
Bu durumda “Üst akıl” konusunda da “olağan şüpheli” söz konusu ülkelerin istihbaratı oluyor.
Zihinlerimiz bu yoruma yatkındır. Kaldı ki, Amerika - İngiltere - İsrail istihbaratı dendiğinde epeyce bir kirli dosya da mevcuttur.
Ancak, “Bu Amerika’nın işi” deyip zihinlerimizi soruların ağır bakısından kurtarabilir miyiz, sorusu sorulduğunda bunun cevabının da “kolay bir evet” olmadığı açıktır.
Çünkü Türkiye’de ana muhalefeti bile dümen suyuna alan ve kaset piyasasında etkin rol icra ettiği hissedilen bir “Cemaat muhalefeti” söz konusudur.
Fehmi Bey’in yorumuna yeniden bakmak gerektiğini düşünüyorum:
Fehmi Bey bu yorumu, bir, Cemaat üzerindeki “Şüphelilik” gölgesini azaltmak için bir iyi niyet tavrı olarak yapmış olabilir. İki, yine Cemaat’e “Kullanılıyorsunuz”mesajını vermek için yapmış olabilir.
Fehmi Bey’in de işaret ettiği gibi çok net olan bir şey var ki, süreci, taa Hakan Fidan’a operasyon çekilen 7 Şubattan bu yana Cemaat’le irtibatlandıran şey, “adresle irtibatlı medya organlarının yapılanı benimseyip savunmaları”dır.
7 Şubat’tan bu yana Cemaat ekseninde sürdürülen “İktidarı yıkma savaşı”nın Cemaat açısından makul gerekçesi bulunamıyor, doğru. O yüzden belki ilk zamanlarda Cemaat çevrelerinde “Bunlarla Cemaatin alakası yok” savunması seslendirilmiş, ancak “O zaman neden cemaat medyası sahipleniyor?” sorusu da karşılıksız kalmıştır.
Hayati soru şudur:
- Bir üst akıl söz konusu ise, o üst akılın Türkiye ve İslam coğrafyası ile ilgili bir takım hesaplarının icrası amaçlanıyorsa, Cemaat’in o üst akılla ilişkisi nedir, bir, Türkiye’de Cemaat’in icra ettiği misyon nedir, iki?
Bu sorular üzerine öylesine vahim çıkarımlar yapılabilir ki, Cemaat için de çok ciddi bir “rol sorgulaması” söz konusu olur, aynı dümen suyunda ilerleyen ana muhalefet partisi için de.
Dikkat edilirse MHP lideri Bahçeli, çok ilginç bir duyarlılıkla, kasetler konusunda hep “Gerçekse” notunu düşüyor ve mesafeli davranıyor. Bu, Amerika’ya gidip gelmemiş olmakla ya da o camiadaki refleksif “milli duyarlılık”la alakalı olabilir mi?
“Üst akıl” teması, doğrudan doğruya “kullanılma” yorumunu akla getiriyor, bunda kuşku yok.
Hizmet camiası, şu anda tamamen “savunma” söylemi içine girmiş durumda. Ama yola öyle çıkılmadı. Yola 7 Şubat - 17 - 25 Aralık operasyonları ile çıkıldı ve hedef, Elekdağ’ın dediği gibi iktidarı ya da Tayyip Erdoğan’ı yıkmaktı. Neden? Bu Cemaate ne kazandırıyor ki? Bu sorunun cevabı Cemaat adına yok. “Üst akıl” adresleri adına bir yığın cevaptan söz edilebilir. Cemaat o cevaplardan hangisini paylaşıyor? Soru bu.