Cem Yılmaz’ın son filmi Ali Baba ve 7 Cüceler ’de sahne skeçleriyle beyazperdeyi çok iyi buluşturmuş. Eğer Cem Yılmaz’ın sahne performansını seviyorsanız, onun toplumdaki kimliklerle çok uzatmadan alttan alta dalga geçmesinden hoşlanıyorsanız film tam size göre.
Cem Yılmaz’ın sahne performansını beğenmeyen yoktur herhalde. Nasıl olsun ki? Üniversitelerde yaptığı şovlarda gençlerin attığı kahkahalar, tiyatrolarda yediden yetmişe izleyici kitlesinin salonları doldurmasıyla bu kanıtlandı zaten. Sinemadaki başarısı da bilinen bir gerçek. Ama beyazperdede sahnede sağladığı tutarlılığı yakaladığını söylemek biraz zor. Bunun en büyük sebebi Yılmaz’ın beyazperde sınavında sahnedeki gibi genel bir dil tutturmaması kuşkusuz.
G.O.R.A., A.R.O.G, Yahşi Batı bildiğimiz Cem Yılmaz performansıyla tanımlanabilirken Hokkabaz ve Pek Yakında daha dramatik, daha katmanlı yapımlar. Bir eleştirmen gözüyle baktığımda tabii Hokkabaz ile Pek Yakında değerli yapımlar ama iş komediye geldiğinde işler öyle gitmiyor. İzleyiciye “Hokkabaz’da mı daha çok güldünüz yoksa G.O.R.A., A.R.O.G da mı?” diye sorsak cevap herhalde G.O.R.A., A.R.O.G olur. Çünkü bu filmler absürd komedinin daha saf ürünleridir. Şimdi burada bir duralım. Yeşilçam geleneğinde komedi çok önemli yer tutar ama bu komedi aynı zamanda içinde çok derin dram da barındırır. Münir Özkul, Şener Şen, Adile Naşit gibi isimlerin filmlerini düşünürsek gülmekten çok ağladığımız sahneleri de hatırlarız. Bu Yeşilçam komedisinin yapısıdır. Fakat 2000 sonrası komedimiz böyle değil. Yurtdışında Monty Python, Mel Brooks, Steve Martin gibi isimlerin başını çektiği eskiden Amerikan komedisi dediğimiz ama aslında absürd dememiz gereken komedi bizim de sinemamızda 2000 yılı sonrasında yer aldı. İşte Cem Yılmaz bu iki türün örneklerini vermektedir sinemada. Bu sanatçının tercihidir. Ama bu tercihin bir de dezavantajı var tabii. İzleyici sinemaya gitmeden hangi Cem Yılmaz ile karşılaşacağını bilemiyor. Onun için Hokkabaz’a biz eleştirmenler bitiyoruz, genel izleyici ise beklentisini karşılamadığı için filmi çok da sevmiyor. Yahşi Batı’ya eleştirmen tayfası burun kıvırırken genel izleyici “Tam bir Cem Yılmaz filmi seyrettim” diye salondan mutlu ayrılıyor.
Yosi Mizrahi beni çok güldürdü
Bir Cem Yılmaz filmi kritiği yapıyorsak filmin hangi alt türe ait olduğuyla başlamamız gerekir. Eğer Cem Yılmaz’ın sahne performansını seviyorsanız, onun toplumdaki kimliklerle çok uzatmadan alttan alta dalga geçmesinden hoşlanıyorsanız Ali Baba ve 7 Cüceler tam size göre. Film, katıksız bir absürd komedi. Konusuna gelince... Bahçelere koyulan yedi cüce heykelciklerini pazarlamaya çalışan Şenay ile eniştesi İlber istedikleri başarıyı yakalayamaz. Bulgaristan’da yapılan bir bahçe ürünleri fuarı onların son şansıdır. Aslında burada da işleri rast gitmezken polis ile mafyanın hesaplaşmasının ortasına düşerler. Polisten kaçmak için uğraşan mafya üyelerine yedi tane heykelcik satarlar. Mafya üyeleriyle bizim iş adamlarının arasındaki pazarlığı polis yanlış anlar ve bizim iki kafadarı içeri atarlar. Bulgar mafyasının ünlü patronu Boriz Mancov ile ilişkilerinin ne olduğuna dair sorguya çekilirler. Ama o kadar saftırlar ki polis bile bu iki safın mafyayla bir ilişkisi olmadığını anlar. Sonra aldıkları bir karar işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirir.
Filmdeki birçok karakterden biri var ki beni çok güldürdü. Beyaz Türk’ü canlandıran ve her fırsatta bizim kafadarları aşağılayan seçkinci Tayanç Pakça rolünde Yosi Mizrahi, Cem Yılmaz’dan sonra bana en çok kahkaha attıran isimdi. Filmin Barış Manço’ya göndermeleri ve onun unutulmaz parçalarını bize tekrar dinletmesi de ayrı bir güzellikti. Gülmek için bu filme gidilir.
FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen ve senarist: Cem Yılmaz
Oyuncular: Cem Yılmaz, IrIna IvkIna, Zafer Algöz, Çetin Altay
Yapım: 2015, Türkiye