"Parti içerisinde farklı görüş belirtenler olabilir, siz benim ne söylediğime bakın” demiş CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu.
Kime söylemiş? Partisinin Güneydoğu ve Doğu Anadolu illeri başkanlarına...
Neden böyle söylemiş? Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan gelen CHP’li il başkanları ‘çözüm süreci’ne aktif katılma tavsiyesinde bulunup bazı yönetici ve milletvekillerinin ‘ulusalcı’ görüşlerini eleştirdikleri için...
Bu görüş alış-verişinin, CHP liderinin, “Hükümet bize süreçle ilgili bilgi vermiyor; bilgimiz olmayan bir şeyi desteklememiz doğru olmaz” cevabıyla sona erdiği anlaşılıyor...
Sevindirici bir gelişme bu. Yalnız partilerinde bir hareketlenme başladığını CHP tabanına belli etmesi açısından değil, CHP’nin üzerine ölü toprağı serpilmiş görüntüsünden umutsuzluğa kapılan çevreler açısından da... CHP tabanı ve o çevreler, Türkiye’de terör belâsının sona ereceği umudunun kuvvetlendiği bir ortamda, her geçen gün dozunu biraz daha artıran küfürbaz bir söylem ve takallus eden bir çehreyle kamuoyu önüne çıkılmasından üzüntülü çünkü...
Hareketlenmeye sevinmişlerdir...
İktidarın kendilerine bilgi vermediğinden şikâyet ediyor ya anamuhalefet, nasıl oluyor da iktidarın aslında CHP’nin verdiği akılla hareket ettiğini fark edemiyor?
Bugüne kadar gerçekleşen üç adımı oldu ‘çözüm süreci’ denilen gelişmenin: Militanlarını sınır dışına çıkarma kararı aldı PKK ve uygulamaya başladı... Âkil insanlar heyetleri oluşturulup Anadolu’nun dört bir tarafında sürecin konuşulması sağlandı... Meclis içerisinde bugüne kadar yapılmış yanlışlıkları incelemek üzere bir komisyon oluşturuldu...
Hepsi de Kemal Kılıçdaroğlu’nun aldığı randevuyla Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ziyareti sırasında CHP adına seslendirdiği ‘eylem listesi’nde yer alan öneriler bunlar...
PKK’nın militanlarını çekmesi ve çatışmasızlık ortamının kalıcı hale dönüşmesi için Meclis’te temsil edilen dört partinin biraraya gelmesini, bu arada konuyu kamuoyuna mal edebilmek için âkil insanlardan oluşacak bir heyet kurulmasını, Meclis’te bir komisyonun geçmişin kirli dosyalarını soruşturmasını teklif eden, evet, bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.
Aldığı cevabı da hatırlatayım: “Dört parti birarada olursa ne âlâ; diğer partilerle de görüşün, ancak onlardan destek bulamazsanız bile, gelin, şuradaki üç arkadaşımla sizin yanınızdaki üç arkadaşınız derhal bu dediklerinizi yerine getirmek üzere çalışmaya başlasın...”
MHP kapılarını kapattığını açıklayınca “Bu iş olmadı” deyip kenara çekildi Kemal Kılıçdaroğlu; Ak Parti’nin “Birlikte yapalım” davetini işitmezden gelerek...
Doğru fikir yerde kalmıyor. CHP heyetinin kendilerine getirdiği formülleri hayata geçirmeyi de içeren çözüm sürecini Ak Parti tek başına başlattı. CHP ise, kendi önerisi olan âkil insanlar heyetine en sert tepkileri veriyor, Meclis komisyonu kurulması için yaptığı müracaatı da geri çekmeye çalıştı; komisyon kurulabildiyse, bu, CHP’lilerin imzalarını çekmesine rağmen oldu.
Elbette her partide değişik görüşlere sahip, aynı konuya farklı yaklaşan kişiler bulunabilir; ancak lider düzeyinde kendisiyle çelişene veya parti olarak dün teklif ettiğini bugün zemmedene pek rastlanmaz... CHP bu durumda.
‘Güneydoğu ve Doğu Anadolulu CHP’li olmak’ giderek zorlaşıyor...