BUGÜNLERDE değiştirilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) yönetmeliği konuşuluyor. Efendim AVM, hidro elektrik santral inşaatlarında, ÇED raporunun aranmasına son veriliyor. Gene birileri rant peşinde diye yazılar yazılıyor, TV oturumlarında tartışmalar yapılıyor. Ağustos 1983 yılında çıkarılan çevre kanuna dayanarak yayınlanan ÇED yönetmeliği, hemen hemen her yıl değiştirilmiş. Kısacası hangi projelerden ÇED raporu istenecek, hangilerinden istenmeyecek, devamlı değiştirilmiş. Sebebi basit, yönetmelik ekine konulan liste, o gün için teşvik edilen sanayi kollarını aynen kopya etmiş (o teşvik tablosunu ben hazırlayıp resmi gazetede yayınlatmıştım). Yani teşvik edilen konuları, başka bürokratlar da incelemeli, Teşvik Uygulama Başkanlığı tek yetkili olmamalı düşüncesi hakim olmuş.
Bugün için ÇED teşkilatı, bürokrasinin artırılmasından başka bir şeye yaramıyor. Teşvik belgelerini veren teşkilatın büyük yetkileri vardı, onu tırpanlamak için ortaya konulan bir kurum. Öyle bir noktaya gelindi ki, bir ÇED raporu almak için çeşitli kurumlardan yüzden fazla imza almak gerekiyor. Bunlardan birinin imzasının olmaması durumunda aylarca iş gücü ve kaynak kaybı doğuyor.
ÇED’i aldıktan sonra da ruhsat işlemleri, eskisinden daha karmaşık ve daha zor alınan belgeler haline getirilmiş durumda. Tabi ki her zorluğun aşılmasında suiistimallerin olmaması mümkün değil.
‘Neden ÇED işlemlerine gerek yok’u biraz açayım. Yapılan bir yatırım için teşvik belgesi alınması söz konusu ise, teşvik belgesi veren kuruluş, belgeyi organize sanayi bölgesi için verir. Yatırım, teşvik belgesine ihtiyaç göstermiyorsa, belediyeler birinci, ikinci, üçüncü sınıf gayri sıhhi müessese ruhsatını verirken, imar planları ve çevredeki canlı varlık yoğunluğunu dikkate alarak verir, mesele kalmaz bürokrasi azalır.
Biz öyle ileri gitmişiz ki AVM inşaatında dahi ÇED istiyoruz. AVM özel atık, zararlı atık imal etmez. Atığı evseldir. İmar planında ticaret için ayrılmış bir yer var ise orada AVM inşa edebilir. Onun kararını da belediyeler ruhsat aşamasında sonuçlandırır.
Size İzmir’de bir ÇED için boşa harcanmış iki yıllık bir olayı aktarayım. Gaziemir ilçesinde bir boru fabrikası var. Birinci sınıf gayri sıhhi müessese, atıkları zararlı cinsten. Fabrika el değiştiriyor, yeni sahibi bina tadilatı ile okul yapmak istiyor. Tadilatı yapıyor, okul açılmaya hazır hale geliyor. ÇED raporu için İZSU’nun da imzası lazım. İZSU olmaz diyor. Neden, yönetmeliğe uymuyor. Sahibi diyor ki, beyler, çevreyi belli oranda kirleten bir boru fabrikasını durduruyoruz, burada okul açıyorum. Evsel atıktan başkaca bir atığı yok, diyor ama nafile. İki yıl git gel den sonra Bakanlık re’sen ÇED raporunu tamamlıyor ve okul açılabiliyor. Kaybedilen zamana mı, paraya mı acırsınız.
ÇED yönetmeliğine ekli tablo radikal biçimde küçültülmeli, yetkiler bir kurumda toplanmalı veyahut bu birimin yetkileri belediyelere devredilmelidir diye düşünüyorum.