Muharrem İnce, sosyal medya hesabından, “Hayır, büyükelçiler bana Erdoğan’ı yargılayacak mısınız diye bir soru sormadılar” diyor ama CNN Türk’teki sözleri bunu yalanlıyor.
Sormuşlar...
Büyükelçiler, iftar yemeğinde Muharrem İnce’ye, “İktidara geldiğinizde Erdoğan’ı yargılayacak mısınız?” diye sormuşlar.
Bunu, CNN Türk’teki programda anlatıyor...
Gazetecilerin, “Bunu mu sordular?” sorusuna, önce “Hayır, durun anlatayım” diye cevap veriyor, sonra da, “Tabii, tabii, bunu da sordular” diyor.
Buradaki “hayır”, bildiğimiz “hayır” değil... “Bir dakika, araya girmeyin de anlatayım” demek için sarf edilmiş bir “hayır...”
İnternette kayıtları var...
Hem de yüzlerce, binlerce kayıt...
Herhangi bir arama motoruna girin, uygun denekleri yazın, bu beyanlara (ve görüntülere) ulaşacaksınız.
Muharrem İnce, Başak Şengül’ün moderatörlüğünde, Hakan Çelik, Hande Fırat ve Murat Çelik’in sorularını cevaplıyor...
Seçimi kazandığında “yapacaklarını” anlatıyor...
Daha doğrusu, “bozacaklarını...”
Bir kere, kamu yatırımlarının acil olmayanlarını kafadan iptal edecekmiş... Muharrem İnce fazla detaya girmiyor, yerli otomobil ve Kanal İstanbul’la sınırlı kalıyor ama “kamu yatırımları” dendiğinde, akla, ilk, kalkınmanın dinamiğini oluşturan altyapı projeleri ve enerji santralleri geliyor.
Bunlar arasında “acil olmayan” yatırımlar hangileridir?
Üçüncü havaalanına karşı olduğunu biliyoruz; çünkü Gezi’ci nümayişçilerle birlikte, Merkel’in gönlünü hoş edecek bir tutum sergilemiş, bu projenin derhal durdurulması gerektiğini söylemişti. Böyle çok sayıda beyanı var... Bugün de kalkmış, “Atatürk Havalimanı’nın millet bahçesi yapılmasında geç bile kalındı” diyor. Demek ki uçakları Esenler Otogarı’na indirecek.
Muharrem İnce, boğazların kontrolünü Türkiye’ye bırakacak (ve bu yönüyle aynı zamanda muazzam bir siyasi hamle de olan) Kanal İstanbul’a da karşı... Yılda milyarlarca dolar girdi sağlayacak bu projeyi istemiyor...
Hadi bunu da anladık diyelim.
Peki, “yerli otomobile” neden karşı?
Çünkü Münih’te BMW’nin fabrikasını gezmiş, çok etkilenmiş, müthiş bir şeymiş.
Düşünebiliyor musunuz, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, BMW daha iyi otomobil üretiyor diye yerli otomobil projesini lüzumsuz buluyor. Cumhurbaşkanı adayı değil, dersin ki “BMW distribütörü...”
İnce, Almanya’da seçime girseydi söylediklerinin bir karşılığı olabilirdi.
Bir karşılığı yok...
Karşılığı olmadığı gibi, değeri de yok.
Bu beyanı, sadece, kimler hesabına çalıştıklarının “itiraf belgesi” yerine geçer...
Erdoğan’ı yargılama bahsine gelince...
Evet, büyükelçiler bu soruyu sormuşlar...
Çünkü İnce (görüntülerle de sabit olduğu üzere); “Tabii, tabii, bunu da sordular” diyor.
Sormuşlar... Muharrem İnce de, “Sizler kim oluyorsunuz da, bağımsız bir ülkenin Cumhurbaşkanı adayına bu soruyu sorma cüretinde bulunuyorsunuz?” dememiş... Şunu demiş: “Ben bağımsız bir yargı kuracağım. Onlar yargılarsa yargılar.”
Bunu da canlı yayında “övünerek” anlatıyor.
Hiç yüzü kızarmıyor.
Merakımı muciptir: O büyükelçilerin kimler olduğu belli. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti, o büyükelçileri yerinde tutmaya devam edecek mi?
İkincisi... Milli bağımsızlığımızın kurucusu olmakla övünen CHP, geç de olsa, “Siz nasıl Cumhurbaşkanı adayımıza böyle bir soru sorarsınız?” diye kurumsal bir tepki gösterecek mi?
Üçüncüsü de şu olsun:
Sürekli Erdoğan’a çakan, muhalefet partileriyle ilgili en ufak bir eleştiriyi dile getirmemiş AKP’li “türbanlı yazar”, bu kez de Muharrem İnce’ye haksızlık yaptığımızı yazacak mı?