Araştırmalar çay, özellikle yeşil çay içilmesinin mide, akciğer, yemek borusu (özefagus), duodenum, pankreas, karaciğer, meme ve kolon kanserlerinin önlenmesinde yararlı olabileceğini gösteriyor. Diğer taraftan, bazı kapsamlı toplumsal çalışmalarda ise mide, kolon, özefagus, pankreas ve mesane kanserlerinin önlenmesinde belirgin bir yararının bulunamadığı, sadece karaciğer ve yumurtalık kanserlerinde riski bir miktar azaltabildiği şeklinde tam tersi sonuçlar bildiriliyor. Bu gibi farklı gözlemler kafaları karıştırıyor. Hangisi doğru?
Yeni yayımlanan bir araştırmada bu konuda yapılan yorum akılcı; yararlı etkisi uzun süreli kullanıma ve tüketilen miktara bağlı. Hesaplamalarda günde en az 2 fincan yeşil çay içilmesi öneriliyor. Hiç şüphesiz, kanser gelişimi anlık ortaya çıkan bir durum olmadığından, deneysel çalışma sonuçları sadece sınırlı bilgi sağlayabiliyor. Yeşil çayın yaşam boyu sürekli tüketildiği Çin gibi Uzakdoğu toplumlarında yürütülen epidemiyolojik araştırmaların sonuçlarına bakılarak, ülkemiz gibi sınırlı kullanıma sahip toplumlarda da aynı etkinliği beklemek ne derecede doğru olabilir? ‘Zararın neresinden dönülse kârdır’ atasözümüz uyarınca hayatımızda yeşil çaya yer açarak günde 2 fincanın üzerinde miktarda tüketmeye çalışmak doğru bir yaklaşım olabilir.
Çin’de geçen yıl yürütülen bir epidemiyolojik çalışmada günde 5 bardak ve daha fazla yeşil çay içenlerde daha az tüketenlere göre kansere bağlı ölüm oranlarının yüzde 21 azaltılabildiği sonucuna varılmış. Görüldüğü gibi sadece yeşil çay tüketerek riskleri bertaraf etmek mümkün değil. Dokuz epidemiyoloji karaştırmasının sonuçlarında günde 3 bardak ve daha fazla yeşil çay tüketilmesinin meme kanserinin tekrarlanmasını yüzde 27 azaltabildiği görülmüş. Bir başka çalışmada ise günde 2 bardak yeşil çay içilmesi ile akciğer kanseri riskinde yüzde 18 azalma sağlanabildiği bildiriliyor.
Dikkat edilmesi gereken bir başka önemli husus ise, içtiğiniz çayın sıcaklığı. Yeşil çayın soğuk veya ılık (47 derece) içilmesi ile 55 dereceden daha sıcak olmasının mide kanseri gelişimine etkisi incelendiğinde sıcak olarak içilmesinin kanser riskini 8 kat artırdığı sonucuna varılmış. Bu nedenle, yazılarımda çayın geleneksel Japon çay seremonisi kurallarına göre demlenmesinin doğru tercih olduğundan bahsederim. Buna göre su 100 dereceye kaynatılıp 80 dereceye gelinceye kadar beklenir demlikteki çayın üzerine dökülür. 50-60 dereceye soğuyunca içilir.
KAFEİN ZARARLI MI?
Diğer taraftan, yeşil ya da siyah çay kafein taşıyor. Bazı yazılarda kafeinden sanki zehirmiş gibi bahsedildiği dikkatimi çekiyor. Kafeinin mide asidi artırması nedeniyle gastrit ve ülser hastalarında, kan basıncını yükseltmesi nedeniyle yüksek tansiyon hastalarında, idrarı artırdığı için böbreklerinde sorun olanlar tarafından dikkatli kullanılması gerekir. Ancak kafeinin metabolizmayı hızlandırdığı, çaydaki kateşinlerle birlikte yağ yakılmasını artırdığı, dolayısıyla kilo kontrolünde etkili olduğu ve enerji verdiği gerçeğini de unutmamak gerekir.
Bir fincan poşet yeşil çayın içerisindeki kafein miktarı, demleme şekline göre, 20 ile 40 miligram arasında değişiyor. Ne kadar uzun süre demlenirse o kadar fazla miktarda kafein ve kateşin taşıyacaktır. Uzakdoğu’da 5 dakika bekledikten sonra içiliyor. Dolayısıyla günde içilmesi önerilen 5 bardak yeşil çayda 100 ile 200 miligram kafein bulunduğu kabul edilebilir. Sağlıklı kişilerde günlük 300-400 milligram kafein alımının olumsuz etkisi bulunmadığı bildiriliyor. Bu durumda kafeinden korkmak yerine herkesin kendisi için uygun miktarı hesaplaması en doğrusu.