İnsanlık tarihi hiçbir meselesini sadece kendi dinamikleri üstünde gelişen bir ‘’iç mesele’’ olarak yaşamamıştır. Özellikle siyaseti şiddet araçları ile icra eden ve iktidarını şiddetin imkanları üstüne inşa etmeye çalışan terör örgütleri, kendilerini destekçileri olan devletlerden ödünç alırlar. Bir tür ipotek altında faaliyet gösterirler ve söylemlerinin dayanakları, temelleri ne olursa olsun aslında destekçi devletlerin siyasi amaçlarının gereklerini yerine getirirler.
Deklere ettikleri siyasi programlarının aksine, bütün cavcavlı retoriklerine rağmen, yürüttükleri silahlı şiddet faaliyeti, başkalarının projelendirdikleri ve başkalarının hizmetinde olan bir faaliyettir. Kaldı ki eğer öyle değilse, dış devletler neden bu tehlikeli faaliyetleri finanse edip bir tür sponsorluk görevi üstlensinler ki? İnsanlık tarihi bu tür örneklerden oluşmuştur demek hiç de abartı sayılmaz. Karşılıklı menfaatler, siyasi ittifaklar ve stratejik işbirlikleri adı altında meşrulaştırılan bu ilişkiler yumağı, nasıl ifade edilirse edilsin son tahlilde güçlülerin, görece daha güçsüzlere yardım adı altında kendi siyasi çıkarlarını dayatmaktan başka da bir anlama gelmez.
Karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin egemen olduğu günümüz dünyasında, bizzatihi insanın kendisi doğası gereği bir iç mesele olarak durmuyor. Küreselleşen dünyanın maddi hayatında yemek ve içmek için dahi, insan kendi dışında bir arayış ve etkileşime mecbur bırakılan bir varlık haline gelmiştir.
Öte taraftan inançlar, kimlikler, mezhepler doğası gereği sadece içeriden beslenmezler. Bundan ötürü de dışarıdan etkileşime her zaman açıktırlar. ‘Kendi görüşlerim hakkında sadece bir öz-bilince sahibim’ demek söylem düzeyinde bile artık inandırıcı değil. Deyim uygunsa kimin kimi etkilediği, kimin kimi kendi çıkarları için ötekini koşulladığını ayırt etmek aslında pek kolay değil. Çünkü at izi it izine karışmış ve köyün ortası manipülasyonlar tarafından delik deşik edilmiştir.
Sömürgecilik, emperyalizm, soğuk savaş derken en son olarak şimdilerde Radikal İslam tehlikesi tüm sorunların, hatta bir adım daha ileri götürülerek tüm dış meselelerin ana odak noktası haline getirilmiştir.
Dikkat ederseniz Kürt meselesi gibi can yakıcı meseleye sahip tüm ülkelerde çözüme kavuşma iradesi ancak soğuk savaşın bitmesiyle başlayabilmiştir. İrlanda, İspanya ve Güney Afrika meselesi, ancak uluslararası güçler bu meselelerinin devamında kendileri için bir fayda kalmadığını görünce çözülebilmiştir. Başka bir ifade ile ismini andığım bu ülkelerde taraflar çıkarlarını başka bir seviyede sürdürme imkanına kavuşunca, eski durumun sürdürülemez olmasına karar vermişlerdir.
IRA meselesinde Batının Katolik Kiliseleri ve ABD ‘’desteğini ‘’ çekerek barışın olmasını sağlamışlardır.
Aynı şekilde Fransa ETA’ya Fransa’da yaşama hakkı tanımayarak ETA’yı etkisizleştirebilmiştir.
Güney Afrika’da soğuk savaşın bitmesiyle ırkçı rejim, artık taşınamaz bir yük olmuş ve sorunun iç savaşsız çözümü konusunda ırkçı rejime destek veren tüm uluslararası güçler çözümün zorlayıcısı olmuşlardır. Bu durum Güney Afrika’ya barış getirmiştir.
Kolombiya’daki iç savaş Venezuela ile Küba’nın açık desteği olmaksızın yürütülemezdi. Nitekim FARC, Bolivarizmden esinlenmiş bir hareketti ve bu nedenle Hugo Chavez tarafından açık olarak destekleniyordu. Chavez sonrası bu durum büyük yük olmaya başladı ve Venezuela desteğini çekti.
Küba’nın isteksizliği ve ABD’nin artık bölgede denetleyemediği silahlı güç istemiyor olması, tarafları barış masasında çözüme zorladı.
Uruguay’da Tupamaro hareketi legal partiye dönüştü.
Peru’da “Aydınlık Yol” gerillaları durdu, faaliyette değiller.
FARC ise hâlâ dünyanın en büyük silahlı gerilla örgütlerinden birisi. İşte bu yüzden ABD bu görüşmelere onay veriyor.
Bütün bunlara rağmen, bu kez görüşmelerin barışla son bulması, öncekilere göre daha yüksek bir ihtimal olarak görülüyor. Çünkü ne Kolombiya hükümeti, ne de FARC bu savaşı artık sürdüremiyorlar.
Bizde de 1993’lerde barış ve çözüm görüşmeleri özel olarak Turgut Özal tarafından denendi ama soğuk savaşın Ortadoğu’da bitmediği ortaya çıkınca sorun çözüm noktasına gelemedi..
Pazartesi günü konuya devam edeceğim.