Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu adı CHP/MHP’nin çatı adayı olarak açıklandığından bu yana hakkında ‘kişisel’ hiçbir olumsuz görüş belirtmedim.
Ne akademik kariyeri ve bulunduğu görevlerine, ne de doğduğu yere ilişkin söylenecek söz yok.
Çok çok, İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki iki dönem Genel Sekreterliği sırasında inisiyatif alamamakla, politika geliştirememekle ya da kurucu ve finans sağlayıcı irade olan Suudi Arabistan’ın çizdiği çerçevenin dışına çıkmamakla eleştirilebilir. Bunu da, bu konuları daha iyi bilenler değerlendiriyor, söylüyor.
Başından bu yana, “Ekmel Hoca, bir siyasi kişilik olarak kendini ilk kez sokaklarda, halkın içinde var edecek, gösterecek. Ve biz o zaman siyasetçi olarak Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında konuşabileceğiz” diyorum.
O günler başladı.
Bize de konuşacak konular çıktı.
Ekranımda iki fotoğraf var. Birinde otomobilin penceresinden zafer işareti yapıyor; bir başkasında Türk Solu adlı dergiyi havaya kaldırmış gösteriyor ...
‘Sol’ seçmene mesaj kaygılı hareketler bunlar...
Yol haritası da ‘sola’ eğimli...
Anıtkabir’den Gezi Parkı’na geçiş; bir hısım akrabayla yapılan röportaj üzerinden ‘İzmirli’ mesajının verilmesi hep bu ‘solun adayı’ görünme çabalarının ürünü. Babası Yozgat kökenli olduğu halde, “Annemin ailesi, Rodos’a Aydın üzerinden geçmişti” diyerek gayet dolaylı bir ‘Egeli’ mesajı daha vermek zorunda hissetmiş kendini dün...
Türkiye kamuoyu kendisini CHP kadar MHP’nin de adayı olarak tanımıştı.
Oysa MHP tabanı henüz kendisine hitap edecek mesajlardan yoksun...
Ya da, iletişim stratejisi “MHP’de emir demiri keser, çatı adaya talimatla oy verdirilir; bizim CHP seçmenini, sol seçmeni ikna etmemiz lazım” şeklinde kurulmuş...
Bu bir teori...
Ama doğruluk payı yüksek...
Yoksa İhsanoğlu, beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve danışmanları olduğu halde Gezi Parkı’ndan çıkıp İstiklal Caddesi’ne geçtiğinde, kapağında fotoğrafı bulunan Türk Solu dergisini neden havaya kaldırıp sallasın!
İhsanoğlu, Türk Solu dergisini, Türk solunun dergisi sanmış olabilir. Ya yanındakiler?
“Dersimliler devletten özür dilesin; Ordu Göreve; Kürt sorunu yok Kürt istilası var; Ne kardeşliği, Türk sizin babanız olur” kapaklarıyla tanınan dergi bu...
Dergi, Ankara’da Mansur Yavaş’ın CHP/MHP ortak adayı olmasını da, iki patinin cum
hurbaşkanlığına ortak aday göstermesini de desteklemişti.
Yani CHP’lilerin bu dergiden habersiz olmaları mümkün değil.
İyi gitmiyor...
İyi başlamamıştı...
CHP içinde de, tabanında da ‘gerçek sol aday’ aranmıştı.
CHP’den çıkmayınca, ‘Türkiye partisi’ olma iddiasındaki HDP’nin adayına, Selahattin Demirtaş’a yöneldi sol oylar. Giderek de artıyor...
‘5 partinin ortak adayı’ iddiası da boş çıktı.
BBP ve SP’den destek gelmedi.
Dişe dokunur tek DSP desteği alındı. O da zaten CHP’nin doğal müttefiği. DP, DYP gibi ‘adı var kendi yok’ partiler de, Haydar Baş’ın Büyük Türkiye Partisi de CHP-MHP ittifakını bir ‘geniş koalisyon’ haline getiremezdi, getiremedi.
‘Çatı ittifakı yeni katılımlarla küçüldü’...
İhsanoğlu ilk sokak deneyiminde geçtiği yerlerde enkaz bırakıyor.
Ve İhsanoğlu ve kampanyasını yürütenler böyle çalışmaya devam ederse -iddia ettiği gibi kendisini değil- rakibini yüzde 60’ın üzerine çıkarma potansiyeline sahip.
Bu süreci ne Taksim’de baş parmağını kaldırarak ‘Erbakan selamı’ vermek, ne de “AK Parti kurucularından da beni teşvik edenler var” demek tersine döndürür.
İki hafta önce CHP ve MHP’nin İhsanoğlu’na çizdiği cumhurbaşkanı gömleğinin hem Ekmel Hoca’ya hem de Türkiye’ye haksızlık olduğunu söylemiştim.
Görünen o ki, Hoca da bu haksızlığın hakkını veriyor.