Seçimden sonraki “dil”e dikkat ediyor musunuz? Sorumlu dil... Sorumsuz dil... Çatal dil... Tatlı dil... Azgın dil... Hepsi de dil!
Ne var ki, “Uzlaşma, sükunet ve yapıcı” dil kullananlara inat çatal dillilerin sesi daha çok çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sorumlu” bir dil kullanması ve “milli irade”ye vurgu yapması, çatal dillileri niyet okumaya sevk etmiş görünüyor.
Uluslararası aktörler ile yerli işbirlikçilerinin geldiği son nokta şu: “Erdoğan’ın yumuşak söylemi taktik...”
Yok ya..! Nerden uydurdun bir söyle hele..!
Hatırlayın, Ocak ayında, bir vesile ile “Korkarım bu son seçim olur...” diyen bir dil vardı..! O dil, 7 Haziran seçimlerine şaibe karışacağını ve bir daha Türkiye’de seçim yapılmayacağını söylüyordu.
Bu dilin sahibi Ekrem Dumanlı’ydı. Dumanlı’nın neye denk düştüğünü size bırakıyorum.
Aynı dil, seçim sonuçları üzerine kafa yorarken bu kez, yüzde 41 oy almış partinin hükümet kurulmasında halk tarafından dışarıda tutulduğu kehanetinde bulunuyor.
“Dedi ki (halk) seni ben tek başına iktidar görmek istemiyorum. Diğer mesaj ise ‘koalisyon kurun ve uzlaşın’ mesajıydı. ‘Memleketi kavgasız gürültüsüz yönetin’ dedi. Ama bunu yaparken AK Parti’yi de dışarıda bıraktı. ‘Sana kırmızı kart gösterdim’ dedi” diyor çatal dil!
Her 10 kişiden 4’ünün oyunu almış. 19 milyon seçmen “seni olumluyorum” demiş, yüzde 41 oy almış Ak Parti’ye millet “kırmızı kart göstermiş”miş!
Çatal dil deyince bana kızıyorlar. Kızsınlar. Bu kafanın dili ancak çatal dil olur.
Ak Parti’yi denklem dışına itmek eğer halkın isteği ise bu isteği yüzde 41 destek vererek yapmaz, çatal dil!
Hatırla, 2001 seçimlerinde DSP’ye ne oldu, MHP’ye ne oldu?
Halk denklem dışında bırakmak istediklerini eritir, siler!
Siz hani devlete kumpas kurduğunuz için milletin gönlünde nasıl silindiniz ya... Öyle!
Oysa millet bu seçimde de Ak Parti’ye en kötümser ifade ile “Sakın ha iktidardan gitme. Ama yanına bir ortak daha al” demiş görünüyor.
Yoksa senin gibi “Ey CHP yüzde 24 oy ve 132 milletvekili ile azınlık hükümeti kur MHP ve HDP de seni desteklesin” demiyor..!
Tamam anladık çatal dillisin de, aynı zaman da ne hesap biliyorsun, ne sayı saymasını..! Demokrasi ve memleket sevgini ise millet takdir etsin!
Çobanın hayali bile...
Bir meşhur fıkra vardır hani şu “ah bir kral olsam diye sayıklayan çobanın” hikayesi.
Yeri geldi anlatayım kim ne anlarsa artık.
Köyün birinde bir çoban varmış ve dağlara taşlara şöyle bağırırmış, “Ah bir kral olsam. Ah bir kral olsam..! Sadece şu elimdeki sopayı göğe atıp yere düşene kadar ah bir kral olsam..!”
Köydekiler artık dayanamamışlar ve “Kral olsan ne yaparsın Allah aşkına bi söyle” demişler.
Çoban demiş ki, “Kral olsam soğanın cücüğünü yerim!”
CHP fantezi peşinde
CHP, Ak Parti ile koalisyon kurmak için neler neler şart koşmuş okumuşsunuzdur. Dönüşümlü başbakanlıktan başlayıp, yarı yarıya bakanlıkların paylaşılacağı, Adalet, İçişleri gibi kritik bakanlıkların CHP’ye verileceği fantastik bir koalisyon öneriyorlar..!
Hani “edep ya hu” desem, anlamazlar.
“Hak, hukuk, adalet” desem bilmezler...
Sahi siz ne şımarık adamlarmışsınız. Ya da sizi gaza getiren paralele inanmaya devam ederseniz yakında “eldeki bulgurdan” da olacaksınız haberiniz olsun!
Yok eğer niyetiniz, “yerim dar” deyip oyundan kaçmaksa millet size bunun hesabını sorar. Demedi demeyin!