Çarşı’nın niteliği ve nasıl tanımlanması gerektiği üzerine sayısız şey yazdım bugüne kadar. Yazmayı da sürdüreceğim elbet. Toplumsal duyarlığı yüksek, çok çabuk tepki ve mesaj üretebilen, üstelik bunu da kolaylıkla yaratıcı formüllere çevirebilen bir taraftar topluluğundan söz ediyoruz. Çarşı bir örgüt, bir tüzel kişilik değil. Çarşı farklı bakışların, farklı anlayışların belli değerler çerçevesinde bir araya geldiği ve bu sayede ortak tutumlar üretmeyi başaran bir platform.
Yine bu sayede hemen her dünya görüşünün, her siyasal tercihin temsil edildiği bir platform zaten Çarşı. Semt kültürüyle harmanlanmış, ama dünyanın dört bir tarafındaki Beşiktaş taraftarının ortak duyarlığı olmayı başaran esnek bir yapı. Belli siyasal-toplumsal konumlara sıkışıp kalmaması ve birbiriyle çelişik izlenimi verecek alanlarda bile Beşiktaş değerlerine dayalı bir vicdani tutum ve tepki üretebilmesi de bu yüzden. Çarşı’nın Gezi Parkı eyleminde ön almış olması da bu nedenle şaşırtıcı değil.
Çarşı’nın bu süreçte geliştirdiği yaklaşım da hiç şaşırtıcı değil. Bakın Twitter’daki resmi hesabı ForzaHaber’de ve Forza Beşiktaş forumunda ne diyor Çarşı? “1982?den beri kötülüğe, şiddete, haksızlığa, düşmanlara KAPALIyız” diyor. “Çarşı Tüm Organizasyonlarında Orantısız ZEKA Kullanır ve ŞİDDETE Başvurmaz. Çarşı adı kullanılarak yapılan provokasyonlara dikkat ediniz” diyor. “Orantısız GÜCE Karşı, Sadece Orantısız ZEKA Kullanınız! Her türlü provokasyon ve şiddet eyleminden uzak durunuz!” diyor. “Çarşı’yı kimse paravan olarak kullanmasın! Çarşı’nın üzerinden kimse çıkar sağlamasın! Beşiktaş Semtine sahip çıkalım!” diyor. Bu mesajları çok önemsiyorum.
Son olarak “spor yorumcusu” kimliğini bir yana bırakıp kendimi gönüllü olarak emekliye ayırdığım “siyasi danışman” sıfatıyla bir iki cümle ekleyeyim: Önceden belirlenmiş konumların taşıdığı peşin yargılardan ve kaçınılmaz biçimde bunlara eşlik eden komplo teorilerinden sıyrılıp derin analizlerden de uzak durma zamanı şimdi. Her meşrepten ve büyük çoğunluğu güçlü ideolojik angajman taşımayan insanların sokağa dökülüp dillendirmeye çalıştığı barışçıl ve demokratik taleplere önyargısız biçimde bakabilmek gerek. İktidarın da muhalefetin de çıkarabileceği çok sayıda ders var olup bitenlerde.