Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki akşam yapılan 30 Ağustos resepsiyonunun çok konuşulan ‘ilk’lerinin işaretini seçildiği günlerde vermişti.
Erdoğan, 16 Ağustos 2014’te AK Parti’ye veda ederken, “Anayasa’da bana verilen tüm yetkileri kullanacağım. ‘Teamüller böyle’ diyorlar. Ne teamülü? İlk kez cumhurbaşkanını halk seçti, yeni bir teamül oldu. Yeni Türkiye’nin yeni teamülleri olacak, yeni teamülleri de biz oluşturacağız” demişti.
Ve yeni Türkiye’nin yeni teamüllerini oluşturmaya ilk 30 Ağustos resepsiyonunda başlamıştı. Resepsiyona 7 bölgeden 7 muhtar yer almıştı.
Sonraki günlerde;
-Erdoğan, anayasal yetkilerini kullanan bir cumhurbaşkanı oldu.
-Devletin zirvesini muhtarlara, STK’lara, vatandaşlara açmayı ‘teamül’ haline getirdi.
-Cumhurbaşkanlığı ile eş anlamlı kullanılan ‘Çankaya’nın yerine ‘Beştepe’yi inşa etti.
-Adını da Köşk veya Saray değil, halka açık kütüphanesi, camii ve çok amaçlı toplantı/opera salonlarıyla ifadesini bulan ‘Külliye’ koydu...
***
Beştepe’deki yeni ‘ilk’ler, ağırlıkla Türkiye’nin ‘kurtuluş’ simgesi olan 30 Ağustos 1922 ruhunu yansıtıyordu.
-Cumhurbaşkanı ve eşinin tüm konuklarla tek tek tokalaştığı karşılama töreni yapılmadı. Çok zaman alan bu törenin yerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan konuklar arasında dolaşarak tek tek sohbet etti, hatıra fotoğrafı çektirdi.
-Canlı müzik çalınmadı. Gerekçesi, “Aziz şehitlerimizin anısına saygı” olarak açıklandı.
-Alkollü içki servisi de yapılmadı.
-Ve ilk kez bir resepsiyon Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Seçilen ayetler, Ali İmran Suresi’nin ‘şehadet’e ilişkin 169, 170 ve 171. ayetleriydi: “Ve Allah’ın yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Hayır, onlar canlıdırlar, Rab’lerinin katında rızıklandırılırlar. Allah’ın onlara kendi fazlından verdiği şeyle ferahlarlar. Ve arkalarından henüz kendilerine katılmayan kimselere, ‘onlara bir korku olmayacağını ve mahzun olmayacaklarını’ müjdelemek isterler. Onlar, Allah’tan olan nimeti, fazlı ve Allah’ın müminlerin mükâfatını zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler.”
Aralarında, farklı inançların, kültürlerin ve ülkelerin temsilcilerinin de bulunduğu 1800 davetli, tilaveti ve ardından okunan Türkçe anlamını tam bir sessizlik içinde dinledi.
-İlk kez Cumhurbaşkanı davetlilere hitap etti. Erdoğan’ın ‘birlik ve kardeşlik’, ‘eşit ve birinci sınıf vatandaşlık’, ‘ne tek bir vatandaşımızdan, ne de bir karış toprağımızdan vazgeçmeyiz’ ve ‘tuzakların, oyunların, fitnelerin üstesinden geleceğiz’ vurguları önemliydi.
-İlk kez bir resepsiyonda, yurdun ve dünyanın dört bir yanında görev yapan Türk Askeri ile canlı bağlantı kuruldu. Kosova, Bosna Hersek ve Afganistan’daki Türk birlikleri ile Hint Okyanusu’nda güvenliği sağlayan Gemlik Firkateyni’nin komutanına bağlanan Erdoğan, daha sonra Şanlıurfa Akçakale’deki Gülünce Sınır Karakolu’nda görev yapan bir er ve Konya 3. Ana Jet Üssü’ndeki pilotlarla konuşarak “Sizlerle gurur duyuyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun” dedi.
Bosna Hersek’teki Türk birliğinden Astsubay Ümmühan Temiz’in sesi bütün ilgiyi üzerinde topladı. Konuşması bağlantı sorunu nedeniyle kesilse de, yeniden bağlandığında davetliler gözlerini dev ekrana çevirerek kadın komutanı ilgiyle dinledi.
Akçakale sınırından bağlanan er Harun Yazıcı’nın Cumhurbaşkanı’nın hemşehrisi olması gecenin ikinci sürpriziydi. Erdoğan gülümseyerek “Oo maşallah” derken, davetliler de uzun süre alkışladılar.
Hemen önümde duran Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve üst düzey komutanlar da Astsubay Temiz ve er Yazıcı’nın, Başkomutan’a heyecanlı ama asker disipliniyle verdiği cevapları takdirle alkışladılar.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki ilk 30 Ağustos resepsiyonundan kulağımda, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından deneyimli bir siyasetçinin eşinden duyduğum, “Dini kanaat önderlerinin Başbakanlığa davet edilmesinin darbe gerekçesi sayıldığı günlerden bugüne geldik” sözleri; Bosna’dan Afganistan’a, Akçakale’den Hint Okyanusu’na kadar Türk Bayrağı’nı dalgalandıran askerlerin Başkomutan’la heyecanlı ama disiplinli konuşmaları ile Erdoğan’ın ‘eşit vatandaşlık’ ve ‘tuzakların, oyunların, fitneleri üstesinden gelme’ vurguları kaldı.