Çanakkale Şehitliği, bizim nüfus kütüğümüzdür. Bu memleketi müdafaa etmek için cephelere koşan Osmanlı evlatlarının sağlam şekilde toprağa çakılmış dağlar misali yazdığı büyük destan, bize ‘biz’i anlatıyor... Kim bu biz?
Osmanlı İmparatorluğu’nun 141 şehrinden akmıştı şehitler denizi Çanakkale'ye. Suriye'nin, İdlib, Lazkiye, Bab, Halep, Şam kentlerinden Çanakkale'ye taşınan yiğitler, düşmana karşı yurtlarını canla başla savundular. Biz bugün bu yerlerde sağ ve salim yaşıyorsak, işte bu şehitlerimize borçluyuz. Fedakarlığın en üst seviyesi olarak şehadet, her millet için azizdir, zira memleketleri kuran şehitlerin kararlılığıdır... İdlib'den 121 şehidimiz var Çanakkale'de... Şehitler arasında olduğu gibi cepheler arasında da bir bağlam var bu arada. İdlib Çanakkale'dir, İdlib Kudüs'tür, İdlib Bosna, İdlib Kafkasya'dır...
Tahran Zirvesinde, Türkiye, İran ve Rusya birlikte müzakere ettiler İdlib'in geleceğini ve ateşkesi... Ama bu üç ülkeden sadece Türkiye'nin tarihi ve hayati bir bağı vardı İdlib ile... Rusya ve İran sadece çıkarları üzerinden baktıkları İdlib ile herhangi bir tarihi kaderi yaşamamışlardır mesela. Türkiye'nin siviller ölmesin ve derhal ateşkes ilan edilsin ısrarı tabii ki milletimizin yüreğinden yükselen bir çağrıydı... İran ve Rusya için istatistik ve strateji olan İdlib bizim için yurttu, kardeşlikti, millet olmaktı...
***
Diplomat olmayanlar için dış ilişkileri kolayca anlamak pek mümkün değil... Tahran Zirvesinde çelikten gülümsemesiyle Putin ve ağırbaşlı görünümüyle Ruhani, acaba barışa dair bir umudun kavını çakabilir mi diye düşündürttü... Başkan Erdoğan'ın her zamanki açık yürekli cesareti, içtenlikli çabası, İran ve Rusya'yı her ne kadar sıkıştırdıysa da, bütün o gülümsemelerin, baş sallamaların sonrası yine bombardıman, yine ölümler oldu...
Suriye Kriziyle birlikte yaşanan kimyasal şiddet ve kitlesel imha, arındırılmış topraklarda yeni yerleşim yerleri açtı. Terör örgütü PYD ile İsrail'e yeni alanlar açıldı... Bu arada Rusya, Lazkiye üzerinden Akdeniz'e ulaşma imkanı yakalarken, İran şia eksenli kulvarlarını arttırdı.
***
Bu arada Filistin ve Kudüs ekseninde de işler zorlaştı. Filistinlilerin Washington'daki temsilciliği kapatıldı. BM'den akredite bir kuruluş olan Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşunun çalışmalarını da bloke eden ABD; İsrail'in çıkarttığı ‘Ulusal Yasa’ ülküsüne hızla ve şiddetle hizmet ediyor. Ulusal yasaya göre, yahudiler dışında kimse vatandaşlığa kabul edilmeyecek ve hiç bir vatandaşlık hakkı iddia edilmeyecekti... Bu gidişat, Filistin'in inkarı mahiyetindedir...
İnkardan evvel imha geliyor, bugün Suriye'deki imha hareketinin geleceği de Türkmen ve Sünni Arap varlığını inkar olacaktır. Biz ne İdlib ile ne de Kudüs ile olan hayati, nesebi ve soy bağlarımız üzerinde yeterince durduk. Tam tersine, bizim uluslaştırma projemiz ne Orta Doğu ne de Asya ile yeterince ilgilendi... Osmanlı bağları dendiğinde ret ve inkar yolunu tercih ettik...
Çanakkale bu yüzden önemli. Bizim nüfus kütüğümüz hakkında bilgi veren bir şehitlik var orada... Kuttul Amare'ye, Yemen'e, Kafkasya'ya, Bosna'ya, Viyana'ya hatta Arakan'a kadar izi sürülecek bir şehitler albümü bu... Türkiye'nin Türkiye'den ibaret olmadığı sözü buraya yaslanıyor.
Türkiye elbette İdlib'e sorumsuz ve ilgisiz davranamaz.
Muharremin matem günlerine girdiğimiz şu vakitlerde Ehl Beytin aziz hatırası bizlere en değerli bir nasihattir... Allah kardeşlerimizin yardımcısı olsun…