Selahattin Demirtaş, "...Çanakkale Şehitliğini ziyaret ederek çiçek bırakmayı, dua etmeyi, orada yatanlar gibi yan yana durmamız gerektiğini göstermek isterim..." demiş. Ya Demirtaş'ın Çanakkale'den haberi yok, ya da bizim zekâmızla dalga geçiyor...
**
Bakın değerli dostlar. Çanakkale üzerine elbette saatlerce konuşulsa, sayfalarca yazılsa az kalır. Ama en net ifadeyle söylemek gerekirse Çanakkale emperyalizme diz çöktürdüğümüz bir büyük zaferdir. Bu yönüyle emperyalistlerin parçalayarak bölüşmeye kalktıkları ulusumuz için bir çimento olmuştur. Çanakkale zaferinden alınan güçle bu millet yeniden dirilişi yaşamış, ayağa kalkmış, bir ve beraber olarak emperyalizme meydan okumuştur... Üstelik sadece bizde değil... Emperyalizmin yenilebileceğini göstermesi bakımından da bu zafer tüm mazlum halklarda umut olmuştur... Şimdi bu haliyle Çanakkale şehitlerinin, emperyalizmin oyuncağı olmuş bir terör örgütünün sözcüsü tarafından istismar edilmesi asla ve asla kabul edilemez... Biz orada senin ağa babalarını döktük denize arkadaş... Bu nasıl bir yüzsüzlüktür!
**
Bakın Demirtaş aynı mülakatta diyor ki; "...HDP, PKK'nın uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir. PKK ile bir bağı yoktur. Demokratik siyaset yürüten bir partinin silahlı bir örgütle bağı olamaz..." Neden diyor bunu? "...Sen ne hakla Çanakkale'deki şehitlerimizi kirli siyasetine alet edersin!..." demeyelim diye... Hangi Demirtaş? "...Biz daha Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz." diyen Demirtaş, ölü ele geçirilen PKK'lı teröristlerin ailelerine taziyeye gitmeyen partililer hakkında disiplin süreci işleten Demirtaş. "PKK ile ilgimiz yoktur" diyormuş...
**
Bir ihtimal daha var elbette. Pek mümkün görünmüyor ama bu açıklamalar örgüt içinde bir ayrışmanın şifreleri de olabilir mi? Teknik olarak mümkün... Öyleyse de çıkıp apaçık PKK'nın terör saldırılarında şehit verdiğimiz kahramanlarımız için taziye bildirir, PKK'yı da terör örgütü olarak gördüğünü söyleyip kınar. Tertemiz bir irade beyanı olur yaptığı. Fakat yine de Zirva tevil götürmez yani...
**
Daha açık ifade edelim. Bir HDP'li çıkacak, sırtını PKK'ya yasladığını söyleyecek... Bir HDP'li, arabasının bagajında terör örgütüne silah taşırken yakalanacak. Bir HDP'li, "sizi PKK tükürüğüyle boğar" diyerek terör örgütü adına milleti tehdit edecek... Bu hareketin lideri de çıkıp; "...bizim PKK ile bir ilgimiz yok." diyecek. Olacak iş değil...
**
Şimdi Demirtaş'ın "PKK ile bağ" konusunda yalan söylediğinde hemfikirsek o vakit Çanakkale konusundaki buram buram istismar kokan açıklamalarına tepki göstermemiz gerekir. Bu öyle sıradan bir çağrı falan değil. PKK ve onun destekçilerinin layığı, sınırlarımız içinde ve dışında görüldükleri yerde tepelenmektir. Çanakkale ile özdeşlik falan kurarak karanlık maziyi temize çekmek değildir. O gün Çanakkale'de bu milletin karşısında kim varsa... Bakın açık ve anlaşılır bir ifadeyle yazıyorum. Halen çeşitli alanlarda ittifak ettiğimiz ülkeler de olabilir. Fark etmez. O gün kim varsa bu milleti bölmek parçalamak isteyen, işte FETÖ-PKK ittifakının arkasında da bugün onlar vardır. Çanakkale Zaferi o alçaklar sürüsünü bozguna uğratan iradenin ürünüdür. Şimdi emperyalistler PKK üzerinden tezgahladıkları ve FETÖ eliyle sivil-asker bürokrasi içinden de destekledikleri o son oyunun da sonuna gelmiş durumdalar. 6'lı masanın bileşenleri FETÖ'cülere özgürlük vaat ederken aynı masanın görünmeyen 7. ayağı da PKK'yı Çanakkale'ye taşımaya çalışarak kendisine meşruiyet alanı oluşturma gayretinde... Kimse kusura bakmasın da bu işlere bu milletin karnı tok...
**
İşte bugün MGK toplanıyor. İran dönüşü Başkan Erdoğan sınır dışı operasyonun sinyalini verdi. Belki yarın belki yarından da yakın. Bir gece ansızın... Bu amacı ve hedefi belli çıkışlar yaklaşan o sonu engellemeye ya da ertelemeye yetmeyecektir. Hatta bu çıkışlar başladığına göre, operasyonun çok yaklaştığını bile anlayabiliriz.