Can Dündar AYM eliyle serbest bırakıldı. Dündar’ın yaptığı dünyanın her yerinde suçtur ve milli güvenliği ihlaldir. AYM’nin gerekçeli kararını okuduktan sonra detaylı bir yazı yazacağım. 30 Mayıs 2015’te Can Dündar’la ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıdan seçtiğim bazı bölümleri burada yineliyorum:
1 Ocak 2014’te Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde bütün unsurlarıyla paralel çete MİT TIR’larını durdurdu. Bu olaydan 18 gün sonra Adana, Ceyhan Sirkeci gişelerinde paralel jandarma MİT TIR’larının önünü kesti. MİT personeli Başbakanın izni olmadan soruşturulamaz kanununa rağmen paralel savcı Aziz Takçı, Pensilvanya’dan aldığı talimatla devlete ve millete operasyon çekti.
Vatana ihaneti yapan şebekenin bütün unsurları şu anda yargılanıyor. Batı demokrasileri kendilerine yönelik böyle operasyonlarda nasıl davranıyorlarsa, bizim devletimiz de aynı şeyi yapacaktır. Bundan kimsenin zerre şüphesi olmasın.
Dün “İşte o silahlar” manşetiyle çıkan Cumhuriyet ve haberin altında imzası olan Can Dündar Türk devletinin kırmızı çizgilerini aştı. Dün konuştuğum devletin en tepe noktasındaki isimlerde korkunç bir öfke vardı. Böyle bir ihaneti devlet ve millet hafızasının asla unutmayacağının altını çizdiler.
Bir insan Türk dış politikasını eleştirebilir. Bu en doğal hakkıdır. Türkiye’nin Suriye politikasını beğenmeyebilir, topa tutabilir. Ama Türk devleti Esad’ı devirmek için atom bombası bile gönderse, bunu ifşa edemez. İfşa etmeye kalktığınızda milli güvenliği ihlal etmiş olursunuz.
ABD ve İngiltere’nin Julian Assange ve Bradley Manning’e neler yaptığı ortada. Assange, dünyanın en kötü basın siciline sahip Ekvator’un İngiltere büyükelçiliğinde 12 metrekarelik bir alanda yaşıyor. Dışarı çıktığı an hapsi boylayacak. Manning ise hem işkence gördü hem de 35 yıl cezaya mahkum edildi. İran-Kontra skandalında CIA’in rolünü sorgulayan gazeteci Gary Webb 2004’te intihara zorlandı.
Can Dündar Türk Julian Assange’ıdır. Assange’ın akıbeti neyse ona uğrayacaktır. Devlet sırrını ortaya saçıp, ülkenin seçilmişlerini Lahey Adalet Divanı’nda yargılamak isteyenler bunun bedelini ödemek zorunda. Can Dündar bu haberle Türk pasaportlarını işlevsiz hale getirmek isteyen paralel çetenin yeni üyesidir.
Bu davayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı sözde Selam örgütü soruşturması kapsamına aldığı TIR’ların durdurulması eyleminin paralel örgütün bir planı olduğunu belirlemiş ve bu çerçevede toplam 26 asker tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Soruşturma savcısına göre MİT TIR’ları planlı şekilde durduruldu ve talimat paralel yapılanmanın üst yöneticileri tarafından verildi.
Cumhuriyet Gazetesi bazı fotoğrafları manşetine taşıyarak TIR’ların dorselerinde askeri mühimmat olduğunu iddia ederek, aslında devletin gizli sırlarını açığa vurmak istedi. Üstelik Can Dündar imzasıyla yayınlanan haberde Türkiye sanki Suriye’deki yasadışı oluşumlara silah sevkiyatı yapıyor izlenimi oluşturmaya çalıştı. Şimdi başsavcılık 3713 sayılı terörle mücadele kanunu çerçevesinde Cumhuriyet Gazetesi yöneticilerini sorgulayacak.
AÇIKLAMA
İTO Başkanının cevap metni;
Değerli Gazetenizin 20.02.2016 ve 22.02.2016 tarihli nüshalarında “Yalan ve İhanet Rüzgarları” yine “Yozgat Kuzusunun Hazin Bitiş Süreci” başlıklı, aslında bizimle ilgisi olmayan, ne var ki son paragraflarında adımızın da geçirildiği yazılar, hatalı bilgi ve zanlara dayalı yaklaşımla basın ve hukuk ilkelerine açıkça aykırı olup, dahası kamuoyunda yanlış algılamalara yol açacak, sonuçta kişilik haklarımı da ağır ihlal eder niteliktedir.
Öncelikle, bizlerin ülkesine, bayrağına, inancına gönülden bağlı, ülkesinin gelişmesi, insanlarının mutluluğu, sevgi, saygı, zerafet, şefkat benzeri duygu ve değerlerin korunması amaçları peşinde çabalayan yaklaşımlarımız tartışılamaz açıklıkta ve bilinen hususlardır. Ezcümle, baştan beri konumlandığımız bu platform açıktır ve bilinir.
Sonuçta şahsımla alakalı kabul edilemez bir üslupla isnad edilen ve farklı algılamalara neden olacak bir sunumun hiçbir haklı nedeni olamaz. Ve bu tutumun ağır maddi ve manevi zararlara neden olacağı kolayca takdir edilecek bir gerçektir.
Gazetenizin kuşkusuz fevkimizde malumu olan basın ve hukuk ilkelerine uyma sorumluluğu yanında sayfalarını kullandırdığı kimselerin fikirlerini ifade ederken haklı olmaları gereği bir yana, usul ve üslup açısından da hassasiyetleri gözetmesinin uygun olacağını bilgilerinize sunar...
Saygılarımla
İbrahim ÇAĞLAR