Bir yanda can derdindesiniz, bir yanda memleket derdindesiniz...
Canınız için kendinizi üzücü şeylere kapatmanız lazım lakin yapamıyorsunuz...
Canım İzmir’imiz depremi yaşarken canınız aklınıza gelmiyor artık...
Hüzün zaten sorunlu olan vücudunuzu daha da hırpalıyor fark ediyorsunuz ama buna rağmen bigane kalamıyorsunuz.
Gözyaşlarınıza hakim olamadığınız gibi CHP’li üst düzey yetkililerin ürettiği yalanlar karşısında hüzün ve nefret karışımı duygular moralinizi alt üst ediyor.
Can derdindeyken çok gereksinim duyduğunuz moral motivasyonunuz düşüyor, bahsettiğim nedenlerle vücut sisteminizdeki değerler olumsuz sinyaller vermeye başlıyor.
Bunu yaşayan bilir ancak…
Siz ey yalan rüzgarıyla siyaset yapan CHP’liler! Hem her birimizin sağlığının bozulmasından sorumlusunuz hem de memleketin sağlığının bozulmasından...
Siyaseti zaten bozdunuz, yozlaştırdınız, itibarsızlaştırdınız...
Erdoğan/AK Parti düşmanlığınız sizde ne akıl bıraktı ne vicdan ne de ahlak...
Kim ne söyledi, tek tek değinecek değilim.
Nedim Şener ve başkaca yazar dostlarım tek tek alıntı yaparak yalanın yalan olduğunu gösterdiler.
Dünyanın en kolay şeyi, yalan söylemektir.
En zor şeyi de yalanın yalan olduğunu ispatlamaya çalışmanızdır.
İçişleri Bakanı Yardımcımız ve Bakanlık Sözcüsü değerli İsmail Çataklı’nın CHP’nin aynı zamanda İzmir milletvekili de olan kadın genel sekreterin iddialarına cevap verirkenki üslubu her bakımdan düşündürücü ve takdire şayandı: “Yalan demeyelim de yanlış bilgi diyelim.”
Bir cevap üslubuyla ancak bu kadar oturaklı olabilir.
Anlayan anladı…
Lafın tamamı deliye denir.
Yalan söylerken arlanmayanlar, yalan söyledikleri ortaya çıktığında bile yüzü kızarmayanlardır.
İşte bunlardan korkacaksınız.
Bunlardan her türlü kötülük gelir.
Cumhurbaşkanımızın İzmir’i ziyaretini müzik eşliğinde bir klibe dönüştüren FETÖ imalatını anında siyasetin tepesine taşıyan CHP sözcüsü sadece kendi tıynetini değil asıl genel başkanının hem tıynetini hem de pozisyonunu ortaya koymuş oldu.
Geçmişte FETÖ tapeleri üzerinden Erdoğan/AK Parti düşmanlığında sınır tanımayan genel başkanları belli ki İzmir depremi için hazırlanmış FETÖ imalatı görüntüyü servis etmeyi vazife addetmiş!
İzmir’i onca yıldır siz yöneteceksiniz ama bir deprem olduğunda hükümeti suçlayacaksınız, e pes vallahi!
Siz onca yıldır yerel yönetimler olarak deprem için ne yaptınız onu anlatınız da bilelim.
Bir yanda yalan, bir yanda sorumluluktan kaçma siyaseti...
Allah şerrinizden muhafaza buyursun bu ülkeyi.
BURHAN KUZU’YA YAPILAN GAYRI İNSANİ LİNÇ
Adı lazım değil CHP’nin bir grup başkanvekili başlattı.
Burhan hocamızın vefatını duyurduğu tweetinde araya sıkıştırdığı bir ifade ile lince kapı araladı.
O tweetin altında yazılanları okuduğumda insanlığımdan utandım.
CHP’nin nasıl bir kindar sosyoloji oluşturduğunu görmek ülkem adına sadece utanılacak bir olgu değil aynı zamanda üzüntü verici bir olgu.
Henüz defnedilmemiş biri hakkında dahi bu kadar kin ve nefret kusan bir güruhu bu ülkenin sosyologları araştırma konusu yapmalı.
Biz, millet olarak bu değiliz…
Biz, bir ölünün ardından sıcağı sıcağına olumsuz konuşan bir millet değiliz.
Defnedilir, üzerinden zaman geçer, şayet siyasi bir kişilikse o vakit yeri geldiğinde olayı kişiselleştirmeden siyasal düşünceleri üzerinden eleştiri hakkımızı kullanırız.
Gayrısı siyaset de değildir, insanlık da değildir...
Acıya saygı duyulur.
Acılı ailelerin saygısı paylaşılır.
Her insanın, yani hepimizin eksiği, noksanı, hatası, kusuru ve günahı vardır. İnsan olmak böyle bir şeydir.
Hiç kimse kusursuz ve günahsız değildir.
En büyük günah nedir bilir misiniz?
Sadece duyduklarınıza, yani kulağınıza çalınanlara inanıp birileri hakkında ileri geri konuşmanızdır.
Kendini yargıç ve cellat yerine koyan tüm itibar suikastçıları bilsinler ki onların mantığıyla hareket edilirse yeryüzünde insanlık namına, ahlak ve erdem namına bir şey kalmaz.
Gelin hep birlikte bu insanlık cellatlarına karşı tavır koyalım. Yoksa sıra size geldiğinde yanınızda kimseyi bulamayabilirsiniz. İnsanlık öldüğünde geriye cellatların düzeni kalır.
Bu satırların yazarı CHP’li Öztrak, İmamoğlu vb. isimler, Babacan vb. başka partiden isimler Covid-19 hastalığına yakalandığında televizyon ekranlarında bütün içtenliğiyle kendilerine şifa dilemiş ve selam yollamış biridir.
Hiçbirinin hastalığından memnuniyet duymam. Duymayı da insanlığın ölümü olarak görürüm. O hastalıkları sürecinde hiçbirini ismen eleştirmedim. Eleştirmem. Hasta yatağında kendisine şifa dilediğim birini o haldeyken eleştirmeyi ne insanlık ne siyaset anlayışımla bağdaştırırım.
Allah muhafaza ölüm gerçekleşmiş olsaydı sevinmez üzülürdüm. Tıpkı iyileşmelerine sevindiğim gibi. Şartlarım elverseydi cenazelerine katılır, acılı ailelerine başsağlığı dilerdim. Cenazeye gidememişsem mutlaka telefonla bunu yapardım. Siyaseten hiç hazzetmediğim Muharrem İnce buna şahittir.
Hastalık, ölüm; insanlığımızın sınandığı anlardır.
Sert kavgalar yaşadığım insanları bile hastalıklarında arar şifa dilerim. Bülent Arınç’ı aradığım gibi.
Ben böyle bilirim.
Böyle inanır böyle yaşarım.
Gayrı düşünüp gayrı davrananların da insanlığımızı ve siyasetimizi zehirlediğine inanırım, vesselam.
Allah taksiratlarını affetsin Burhan hocam! Biz seni iyi bildik iyi gördük! Buna şehadet ederiz. Hakkımız helal olsun. Mekanın cennet olsun!