Yağmurlu gecelerin sabahında uyanıp pencereleri çamur içinde görüp de “Başımıza taş yağacak!” diyenler var. Şaka bir yana, çamur yağmurunun nedeni çok basit: Lodos.
Başımıza taş yağacak” durumunun daha hafifletilmiş şekli olmasın sakın bu çamur yağmuru? Ya da “Kendinize çeki düzen verin, yoksa sıra taşa geliyor” uyarısıdır belki de ne dersiniz? Şaka bir yana, bu aralar sık sık çamur yağıyor. Yağmurlu gecelerin sabahında, gece tertemiz bıraktığımız otomobillerin üzerindeki çamur tabakasını görmek, bir gün önce silinen camların ertesi gün çamur içinde kalması pek çoğumuzu şaşırtıyor. Şaşırtmasının ötesinde bu duruma kızanların sayısı hiç de az değil...
Pek çoğumuz yağmur suyunu çok temiz zannettiği için, alıştığımız yağmur algısıyla örtüşmediğinden, çamur yağmuru bizi şaşırtır. Havadan sudan konuşmayı çok seven herkes her konuda uzman olduğundan, “Kirlilikten” diyen de olur, “Tozdan” diyen de... “Normal mi?” diye soranlara “Normal değil” diye cevaplayan da olur. Hatta “Başımıza taş yağacak!” diyen bile vardır!
Sebebi aslında çok basit ve tanıdık: Lodos. Uzun süre esen kuvvetli güneyli rüzgar, Afrika çöllerinden havalanan kumları Türkiye gibi kuzeydeki ülkelere taşır. Bu taşınımın ardından, dikkat edenler rahatlıkla görebilirler, atmosferde kızıl-sarı bir tabaka oluşur. Yağışla birlikte bu kumlar çamur olarak yere iner. Buradaki ilginç nokta, bu kum-toz taşınımı olsa da olmasa da yağmur suyunun temiz olmadığının bilinmemesi. Yağış ‘yoğuşma çekirdeği’ dediğimiz havadaki toz, kum, böcek gibi her türlü kirletici partikül üzerinde yoğuşarak oluşur. Ve yere inerken, havada asılı halde duran ve hava kirliliğine neden olan her türlü kirleticiyi de süpürerek yere iner. Fark sadece kumun miktarı artınca gözle görünür hale gelmesinde. Gözle görülmese de yağmur suyu çok miktarda kirletici partikül içerir. Kısaca, şeffaflığına aldanmayın, yağmur damlası sadece gökyüzü tozla kaplı olduğunda değil her zaman kirlidir.
Tarımsal verimlilik en çok havadan etkileniyor. Sebze-meyvelerin lezzeti ve bolluğu havaya göre şekilleniyor desek çok da yanlış bir şey söylemiş olmayız. Dolayısıyla şu an yaşanan hava koşulları yazın sofrada neler olacağının, hatta hangi sebze-meyvenin hesaplı veya pahalı olacağının da göstergesi.
BU YAZ MEYVE BOL
2012-2013 kış dönemi ortalama değerlerin altında ya da üzerinde bir dönem değildi. Ortalamalar civarındaydı. Bu da tarımsal faaliyetler açısından istenen hava koşullarından. Ortalamadan sapmalar da oldu tabii. Şubatta ani yükselen sıcaklıkların ardından pek çok meyve çiçeklenmeye başlamıştı ki mart soğukları imdada yetişti ve çiçeklenme engellendi. Çiçeklenme sonrasında don yiyen meyvelerden o sene iyi verim alabilmek güç olacağından bu dönemde yaşanacak olan don, tarım ve ziraat için çok önemli. Dolayısıyla mart ayında yaşanan soğuk günlerle ertelenen çiçeklenmeler sayesinde, gerektiği gibi soğuk havaya maruz kalan ve daha iyi gelişen armut, kiraz, erik, elma ve incir gibi meyvelerde büyük bir kayıp yaşanmadığını belirten ziraatçiler, şeftali için riskin hala devam ettiğini söylüyor.
Bu günlerde don olayının devam etmesi şeftaliyi vuracağa benziyor. O yüzden bu ara yaşanacak soğuk hava dalgaları yazın meyveye harcayacağımız parayı da etkileyecek ister istemez. Gözümüz kulağımız en düşük sıcaklıklarda o yüzden bu ara. Şimdilik görünen projeksiyon, kıyı Ege ve kıyı Akdeniz dışında kalan denize uzak iç kesimlerde İç ve Doğu Anadolu’da don olayının devam edeceği yönünde. Dolayısıyla iç bölgelerde yetişen şeftaliler için risk hala devam ediyor. Bakalım hala çok geç olmadan şeftalileri kurtarıp bu yaz lezzetli ve bol bol tüketebilecek miyiz?