Arapça yayın yapan medyalarda ismi "İtidal" olarak zikredilen, "Radikal Düşünceyle Uluslararası Mücadele Merkezi"nin açılışında görmüştük onu. Cam Küre'yi. Kötü yürekli büyücü kraliçelerin ellerinin altında görmeye alışık olduğumuz masalların bu menfur nesnesi, bu kez üç liderin elleri altında parlıyordu... Mısır, Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri'nin liderleri, Ortadoğu'nun yakın geleceği ile ilgili panoramayı tüm dünyaya açıklıyorlardı bu fotoğraf karesiyle... Ne Mısır diktatörü Sisi'nin, kan akıtan bir darbeyle kendi ülkesini esir almış olduğu gerçeğinin önemi vardı... Ne Suudi Arabistan Kralı ve adamlarıyla alaycı bir halde Kılıç Dansı yapan adamın her fırsatta İslam nefretini pervasızca ortaya döküşünün bir önemi vardı... Ne de Kılıç Dansı ile Ağlama Duvarı'nı bir gün arayla kotarabilen işbilir zengin adamın hikayesinin önemi... Aslına bakarsanız, bu önemli fotoğrafın içeriği, hiçbir şeyin önemli olmadığına dair bariz bir alaydan ibaretti... Önem ve değer diye bir şey yoktu cam kürecilerin nazarında.
10 yıla yayılmış 110 milyar dolarlık bir silah anlaşması vardı görünürde. Bir de görünürde olmayan şeyler vardı. Cam Küre'nin cadısı o görünürde olmayan şeyleri kısa zamanda dile getirmeye başladı ki, bir sabah kalktıklarında Katar halkı, Ortadoğu haritasından tard edildiklerini öğrendiler... Zaten doğalgaz ve petrol rezervlerini hesaba katmazsak niçin kurulduğunu bir türlü anlayamadığımız Katar, bugün apaçık bir kurt kapanına itilmiş haldedir.
Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Bahreyn, Katar'ı terör destekçisi olarak suçladılar, ilişkilerini kestiler, diplomatlar deport edildi, hava sahalarını kapattılar. Bunun karşısında Ürdün, Umman ve Kuveyt ise bu blokun karşısında yer aldıklarını söylediler... Kısa zamanda küt diye ikiye kesildi Ortadoğu...
BBC'deki yorumları takip ederken tam anlamıyla başınız dönüyor zihinsel spin atışlar karşısında. Hem radikal selefi terör örgütlerinin yanındaymış Katar hem de Şii terörün destekçisi ve finansörüymüş. Bu iki bağdaşmazı, Katar'ın hareket eksenleri olarak sunabilen bir kafa karıştırmaca medyasıyla karşı karşıyayız... Sabaha kadar twitter ve facebook mesajlarında Katar'da askeri darbe olduğundan yöneticilerinin kaçırıldığına kadar bir dizi haber dalgaları pompalandı...
Birleşik Arap Emirlikleri'nin siber saldırılar için konuşlandırdığı büyük para ödülleriyle iş kotaran hacker grupları, çoktan beri gündemdeydi zaten. Sanırım Cam Küre'nin cadısı, zehirli elma kullanmaktan vazgeçmiş artık, yeni zamanların zokası, küresel haber ağlarıyla örülen algı ilüzyonları...
Üçüncü Körfez krizi
Yeni bir Körfez Krizi'nin içindeyiz. 1. Körfez krizi 1990-1991 yıllarında Irak'ın Kuveyt'i işgali ve çok uluslu koalisyonun (BM) buna karşı güç kullanmasıyla gelişmişti. 2. Körfez Krizi 2003'te kitle imha silahı bulundurduğu gerekçesiyle ABD'nin Irak'ı işgal etmesiyle neticelenmişti. Resmi rakamlarla 1 buçuk milyon Iraklı'nın feci şekilde yok edildiği bu savaş, Orta Doğu'daki dengelerin değişmesi anlamındaydı.
Türkiye, 3. Körfez Krizi'nde arabulucu bir anahtar görevi üstlenebilir mi? Katar'ın Türkiye ile oluşturduğu ekonomik ilişkiler oldukça güçlü düzeyde. Hatta Katar'ı hedefliyor şeklinde gözükse de bu son krizin Katar'dan çok, aslında Türkiye'yi hedef aldığı yorumları da sıkça tekrar ediliyor.Arabuluculuk konusunda İran'ın da söz aldığı bu eşikte, hem Türkiye hem İran Orta Doğu'da açılan satranç tahtasında her atılan adımın kendilerini etkilediğini gayet farkında...
Mezhepçi klişelerin ve sekter ulusçu siyasetlerin aşılabilmesi, Orta Doğu'daki cam küre politikalarının son erdirilmesinde çok önemli bir merhale olacaktır. Peki bunu başarabilir miyiz? Çok umudum yok. İsrail karşısında 6 gün savaşlarının kaybedildiği bir günde, hezimetinyıldönümünde, Orta Doğu kendi şer eksenini çiziyor... Bizde hafıza yok.